8
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
753
Okunma

Durun anlatayım şah-ı ozanı
Âşîklar içinde tekti Reyhani
Şehr-i Erzurum’un gönül izânı
Sazının telini yaktı Reyhani
Hakikât erbâbı mânâ eriydi
Hasret kervanın akan teriydi
Özü sözü birdi bizden biriydi
Dünyaya bir garip baktı Reyhani
Hasankale’sinin yeli gibiydi
Sevda pınarının gülü gibiydi
Okuma bilmezdi ali gibiydi
Ceht etti su gibi aktı Reyhani
Alvar’a sığmadı kabardı durdu
Hicrâni bundaki cevheri gördü
Reyhani’sin diye mahlâsı verdi
Sazını bağrına çekti Reyhani
Küserek yurdundan hicret eyledi
Yıllarca gurbette çaldı söyledi
Vatan millet dedi onu soyladı
Hasretten dişini sıktı Reyhani
Miskin abdal gibi gezdi dolaştı
Diyardan diyarı böylece aştı
Yandı yandı durdu yandıkça taştı
Yolların kahrından bıktı Reyhani
Kıymet bilmediler saran olmadı
Başı dara düşse yarân olmadı
Susasa bir tas su veren olmadı
Kimse sırt vermedi çöktü Reyhani
Gönül meclisinin piri gibiydi
Yaşarken ölmüştü diri gibiydi
Kelâm ustasıydı nûru gibiydi
Sözünü türküye döktü Reyhani
Deli boran gibi çağladı durdu
Yâr yaram diyerek ağladı durdu
En son dudağını bağladı durdu
Sanki bu cihana yüktü Reyhani
Bir gün dönmek için ahtı var idi
Yüzüne gülmeyen bahtı var idi
Makberî ozanda tahtı var idi
Son emre boynunu büktü Reyhani
___________Makberî