4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1409
Okunma
sosyolog bir arkadaşa...
Sırtıma vurulmuş
Taşınmaz bir çantaydı
İlkokullu yıllarım,
Hayat bilgisi tezahüratlarıyla verdiğimiz
Kümede kalma mücadelesi,
Keşfinden eksikti kelimeler
Yalancı renklerine bürünürdük
Kokulu silgilerin.
Fikrimce izdüşümüydü Ekvatorun
Mütemadiyen kopardı kuşağı
Siyah önlüğümün,
Kolalı yakaların resmiyeti
Keserdi boğazımı
Mehteran adımlarıyla ilerlerdi
Patates baskılı beslenme saatleri.
Başına kazılıydı numaramız
Konuşkanlar listesinin,
Devleti temsilen
Basardı sopayı
Etine dolgun öğretmenim.
-Yaşayasın Darwin Usta
Koklaşarak da anlaşabilir
Nihayetinde insan dediğin-
Yeminler edilirdi
Sabahın ağma saatleri
Sevileceğine dair küçüklerin
Ezbere bilirdik isimlerini
Kömür parasını getirmeyen öğrencilerin.
Kerat cetvelinin despotluğu kadar
Üzmezdi bizi
Tebeşir kırıklarını
Satamadığımız hurdacılar
-Dört senelerdir aynı dört
Çarpanlarına ayırsak
Güzellikle anlatsak da
Değiştirmedi kendini-
Sınırlıydı katkımız
Bir kaç kedimerdiveniyle
Güzel sanatlara
-Ki çirkini muallaktadır hâlâ-
Bir de resim derslerinde cankurtaran olurdu
Cin Ali’nin çelimsiz vücudu
ve fındık memeleri Ayşe’nin
Başkalaşırdı ellerimde.
Gerçi koymadılar karneye
Şiir yazma yeteneğini
Halliceydi içgüveyisinden yalnızca
Kızların donunu görme kabiliyeti
Onun da katkısı
Seyrek düşer ortalamaya.
Takdir-i, ilahi Tanrıdan alırdık
Beş kuruş harcamadık çerçevelere
Parolasız nöbetçi bir öğrenciydim
Düşülmeliydi
Geçer yazan diplomama
Leblebi tozu satan ihtiyarın
Gülümseyişi...
Necip Güleçer