1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1168
Okunma

Sessiz Çığlıklar
Zulüm bütün ağırlığıyla
Çöktü üzerine ülkenin.
Penceremde’
Gün ışığı sarhoşluğu
Odalarda son bahar
Ki Son umutlarını.
Dört duvara asmış insanlar....
Sokaklarda büyüdükçe
Uyku sersemliği
Halkların dilinde
Büyür sessiz çığlıklar
Başlar boğmaya kendini
Gözlerinde sevgi aşk!
Bir hüzzam makamı insanlıgın!
Ellerinde mevsimler üşür..
Yüreğinde bir volkan gibi
Parlayarak’ çiçek açan öfkeden
Zaman titreyerek irkilir
Gözler pimini çeker
Yüreklerde patlamaya hazır
"İntihar bombasının"..
Oysa
Yasama sevdalısındır
İçinde büyüyen çocukda!
Deli hoyrat bir sevda’
Anadolu, topraklarında
Kış sonrası, ilk bahara gebe umut
Sevgi ile aşk ile
Örgütlemek icin dağları..
Nedense korku rüzgârları
Bir ustura ağzı gibi
Biçip geçer içimizde çaresizliği
Başlar soğukta titremeye yürekler..
İste o zaman
Verilmesi gereken kavgan
Takılıp kalır aklına
Sorarsın kendi kendine
Hangi çağın vebalısıyız biz
Umut kaç meridyen
Ötesinde durur
Anadolu’nun bilinmez....
Zaman kıskacında akşamın
İş dönüşü Kızılayda!
Yorgun bir çocuk gibi
İnsanların yüzleri,
Kimi esmer, kimi sarı
Kimi beyaz ve kömür karası
Fark etmiyor dili dini ırkı
Tüm halklar kardeşiz
Aynı coğrafyasında’yız biz;
Bedenleri ıslatan sızıların..
"Emek" ekmekğin
Karanlık sokaklarında yürürken
Yinede çaresiz değildir insan
Düştüğü yerden
Acılarını bileyerek kalkar ayağa
Yüzüncü yıl bulvarında,
Islak dudaklarından
Yüzüne yayılan tebessüm
Alev alev tutuşarak yandığında
Güzel şeyler düşlenir Ostim sokaklarında..
Yüreğinin engebeli yolunu
Aydınlatırken sevda ışığı
Kıyılara vuran dalgalar gibi
Göz bebeklerinde
Dalga dalga kırılıp dağılır
Sokak lambalarından loş ışıkları,
Ki sonra başlar belirginlesmeye
Dudaklarından yüzüne yayılan tebessüm
Ki o an
Usulca saclarını başlar okşamaya rüzgârlar
Ellerinde bir veda ıslaklığı
Yüreginde kör bir mavzer kursunu...
Abdullah Oral.....Ozan Vurguni
5.0
100% (3)