6
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1563
Okunma
hüzne zimmetli cümlenin yüküdür, sevmek fiili
çekime uğrayana dek sürer
hazin bekleyişi..
alışkanlık işte,
kalp anahtarı, bakış altında saklı
gözlerin diyorum,
kalbinle koymuş gibi hep
buluyor anahtarı..
ve sonra,
iadeyi ziyaret faslı
ki biliyorum
kahveyle yapılmıştı
fal kapının açılışı..
ilkin aklının salonunda ağırlandım
lale desenli koltuğunda yudumlarken muhabbeti
göz pencerenden izliyordum
sana bakan kendimi !
rahattın,
rahatlığın karşısında rahata geçmek için sabırsızlanan hazırol’dum
hani ol desen olacak,
öl desen dirilecek kadar deli
bir o kadar da doluydum..
bir şeyler anlatıyordun
bir şeyler kuş tutuyordu ağzında
bir şeyler susup
bana bakınca,
he’ diyordum sonunda
hani ne desen, he diyen ben,
falda çıkan hediyen..
derken,
ev sahibesi rolünden
misafir çalıyordun
nasıl mı ?!
kalp anahtarından sonra
cevap anahtarın da varmış
kavuşmayı uman sorular arasında
hani bakışlarına dalarken bir yandan
ellerin yardımıyla
yataklık yapan günün
ikindi faslında
her şık kayıyordu
cevap anahtarında
ama üç doğru
bir yanlışı yutuyordu
her defasında..