üstüm başım ayrılık kokarken
ve yalnızlığı sek içerken sarı odalarda


sızıp kalmışım,
mazi denen izbe bir köşenin
küf kokan tenhasında


mutlu sonla bitmemiş bir rüyanın görülme arzusuyla uyandım
ikindi vaktinin güneş elleri yüzümü okşuyordu
sakallarımda kaz tüyü,
göğsümde okyanus kokusu..

kalktım,

gözlerimden akan rüyayı
aynada yakaladım


saçları karayla örülü uçurumun telleri arasında
sarpa sarıyordu, felç geçiren uyku

hani bir kalbin üstünde yükselen aşk
sükutun göğünü delerken bir yandan
ve hayalin fay hattı
düş t’emelinden sarsılarak
uyanınca rüyasından

bileklerine kelepçe olan ellerimi gördüm

sonra,
aynaya uzanan hayal kadar kör
-düğümle
düşüme ilik açtım

ki unutmadım,

son arzun
mutluluktan yana kullandığın oy’du

belki de kast ettiğin
taksirle seveceğim O’ydu..