7
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1179
Okunma
çocukluk işte,
içindeki çocuğa park yapacak kadar kocamandı ellerim
büyümeye karşı direnirdi hep
masaldan evim..
küçük harflerle büyük cümleler kurardım
inanırdın,
ben hep inanmışlığına adanmış küçük bir adamdım
ellerin tılsımlıydı o zamanlar
ellerin,
ellerin olmadan önce tereyağlı ekmek
ağzın elma şekeri
dudakların mayısa çalan kiraz pembesi
uyku kokan saçların, yüzüne çerçeveydi
yüzün,
hep gül açan
güz bahçesiydi..
ve ben,
tanrıyı ressam sayan bakışlarla dalıp
kuğular yüzdürürdüm gözlerinde
çocukluk işte,
düz yolda koşardık varacağımız yere
ayağımıza en fazla çalı dolanır
çırpıdan bahaneyle düşerdik-hatırla-
dizler kanar
pansuman olurdu anne dudağı
çok sonra öğrendik
öpücük kapatmıyormuş
açılan her yarayı..
küçüktük,
mecaz nedir bilmezdi harflerin kalbi
ve medet umulmazdı yalandan
-yana olan yüzden
indirmezdik duvağı
büyüdük sonra,
gözlerin beton döktü masal parkına
kuğular boğuldu
sakin sularında
artık kalbi yok harflerin
kim bilir hangi yalanın mecazı
mürsel diye duruyor k’arşında
belki rükudan sonra secdeye varır alnın
meczuba müstehak nasılsa
riyanın mihrabında
şimdi bir bahtın barakasına yontuyorum elimi
gözlerim çocuk parkı
sözlerim
ninni
küçük harflerle kalp çiziyorum yeniden
avuçlarımda mayıs büyüten ihtiras
düşlerim kiraz
ya bu yaz,
ya da hatırda tut
masala yaz..