Senin öykün şerefli milletimin öyküsü
Biz seninle ağlarız, biz seninle güleriz.
Türkümüz özgürlüğün, istiklalin türküsü
Bu uğurda öldürür bu uğurda ölürüz.

Ayınla yıldızını kucaklayan rengini
Bulamadım âlemde manaca bir eşini
Bulamadım tarihte destanca bir dengini
Mazlumların içini ısıtan güneşini!

Her ne zaman düşmüşsek çileli esarete
Dergâhını mukaddes limanımız bilmişiz
İmanımız düşürmüş dünyaları hayrete
Anka kuşu misali külünden dirilmişiz.

Savaşta sancağımsın mızrağımın ucunda
Cephelerde kılıcım, kalkanımsın nazlı yâr
Binyıllardır dörtnala koşturduğum acunda
Cemalindir aşkıma uçsuz bucaksız diyar.

Düşüncemsin, düşüncem; beşikteki çocuktan
İhtiyarına değin gece gündüz düşüncem
Öyle bir yakarış ki… dileğimsin ki Hak’tan
Biricik vatanımda kalsın diye güvencem.

Gölgen altında huzur bulur gönül mabedi
Bağrıma dikil diye toprak olur bedenim
Ülkümün sınırları ülken olsun ebedî
Hayata geçirmekse tek yaşama nedenim.

İşte bu aşk, bu sevda; ne keramet ne füsun
Kalpten kalbe bir yoldur devletten devletime
Bilirim ki göklerin ilahi bir lütfusun
Ezelden hürriyete sevdalı milletime…

Suyum, ekmeğim, tuzum; semada kızıl tuğum
Sen gözünü kırpmadan sana ölene hassın
Ta doğuştan bu yana el üstünde tuttuğum
Sen bana şehitlerden, gazilerden mirassın.

Al bayrağım, her Türk’ün namusu, onurusun
Yerin bizde daimî gönüllerin burcudur
Türkiye’min göklerde mütebessim nurusun
Aşkla dalgalandırmak boynumuzun borcudur.

26.10.2018
Salih ERDEM