3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1542
Okunma
G Ö Ç*1
Her göç’ün arkasında bir dram vardır. Bu yüzdendir adına filmler çekilir Romanlar yazılır, Türküler bestelenir. Unutmayınız ki kim GÖÇ etmiştir, mutlaka birşeyler yitirmiştir, yani GÖÇMÜŞTÜR. Her göç oldugunda yanımıza alamadıgımız geride bırakmak zorunda kaldığımız eşyalarımız, dostlarımız, acı tatlı hatıralarımız kalmıştır. Bir umutla Göç edilen yerde ise yeni ev, yeni eşyalar, yeni dostlar, yeni aşklar, görmediğimiz ve bilmediğimiz yeni şeyler……. Bazen hayatda çok şey bilmeden- görmeden yaşamakla insanlar daha mutlu olmaktadır..
Ben Anadolu çocuğuyum
Çorak topraklarda doğurmuş anam beni
Tenim esmer buğday rengi
Annem ve Babam saymaz isek
Dört kız, dört erkek
Ben ikinci.
Babam aile reisi
Dedemse, köyün ileri geleni.
Köyümüz bir dere yatağı
Bozkır dağları
Kıraç toprakları
Sert olur kuru ayazı
Koyunlarımız, kuzularımız
Birde, sarı ineğimiz vardı.
Nasıl özlememki o günleri
Tereyağda yumurtayı, katmeri
Çöreği, çökeleği.
Yağmurda toprağın kokusu
Bahçemizde domatesin biberin kokusu
Yaylada akan buz gibi su.
Köyün karşısındaydı bizim bağ
Bağımızın kara üzümleri
Kıyısında Armutları, ekşi elmaları
Hatırlıyorumda aşağı yukarı
Her şey güzeldi, her şey doğaldı.
Babam,
Babam sanki dedemin uşağı
İbadet bilmişti
Toprakda çalışmayı
Baba malı, Ata malı
O günlerde başlamıştı
Toprak savaşları.
Anam,
Kocasını görmeden evlenen,
Hep hayatla mücadele eden
Halende çile çeken
Okuma yazmayı ise sonradan öğrenen
Canım Anam...
Köydeydim, Köylüydüm
Oyunlarla zamanı öldürdüm
Kuşları incitmedim,
Karıncayı ezmedim
Hayatı hep böyle bilirdim.
Farkında olamadım
Geçti günlerim....
Çocukluğumda TV yoktu
Hiç bisikletim olmadı
Hiç doğum günüm hatırlanmadı
Salıncakta hiç sallanmadım
O günlerde tek merakım:
‘’Güneşin Battığı yere’’ gitmekti
Hiç bitmedi bu arzum
Bitense,
Yaşanmayan Çoçukluğum....
Derin uykularım olurdu
Yazın cırcır böceğinin sesleri
Kışın yanan odunun sesleri
Sabah ezanıyla
Sıcak yataktan kalkmak
Öylesine zor gelirdi...
Akşam olurdu
Sürüler köye inerdi
İnsan sesi, çocuk sesi, kuzu sesi
Birde, şehirden gelen tek dolmuşun korna sesi
Birbirine karışırdı hepsi.
Arkasından idare lambaları yanar,
Ortada kocaman bir sini
Üstünde bulgur plavı
Yanında ayranlar, soğanlar
Dedikodular, günlük konuşmalar
Ve birden bir sessizlik doğar
Yorgun bedenler uykuya dalar.
Sabah ezanıyla
Hayat yeniden başlar...
Kuzu sesi,,
Ezan sesi,
Şehirden gelen Somun ekmeği,
Anamın yaptığı Katmer,
Güneşin battığı yer….
Hatırlıyorum da aşağı yukarı
Her şey doğadaydı, doğaldı
Her şey ÇOKŞEY bilmeden yaşamaktı...
KÖYLÜYDÜK,
Ne zaman ki
KÖYDEN ŞEHİRE bir GÖÇ oldu
GÖÇTÜK...
17/9/2001 Ferhat SEMİZ