1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
494
Okunma
Bir yer varmış sanki derinde, kuytu bir saklıda
Yerin yedi kat dibinde, bir mağaranın ardında
Ve sesin ansızın içimin uğuldayan ormanında
Durmak için iyi bir sebepti, dünyanın dışında
Duydum, kulak kesildim uykudan uyanırcasına
Ay çağının neferleri bir savaşı sonlandırırcasına
Öylesine dehşetli, hazin muazzam bir zamanda
Veda ediyor gibiydi kalbim, serseri buzullarına
Neydi dur duraksız böyle, yerimde döndüğüm
Elime bulaşıyor çözüldükçe dolaşan bir düğüm
Yüzünden geçen, bütün dalgalarda yüzdüğüm
Ve o ecza da boşunaydı, alıp sızıma sürdüğüm
Ezberimdeki bütün figüranlar kaldı sahne dışında
Ömrümün yakın geçmişi, boğuldu kendi kanında
Yerini yadırgayan bir eşya gibi, manasız ulu orta
Hârelendi sandığım suyumu, bulandırdı kabında
Gerçek anca anca, yan yana getirilmiş bir yamalık
Saysan saniye etmez, belki bir nefes belki bir anlık
Kanımdaki çığlığı yırtıp devrilen o ihtişamlı kayalık
Bir düş ortasında dahi olsa, inanmak ne bahtiyarlık
Yanlış yerde edilen öylesi bir büyük yemine bağlılık
Titreme kafesinde ey kalbim, bağışla kendini artık
Her şeyi uyutan kış, bana da uzatıversen bir yastık
Orda durulup dinlensin dağ başındaki yaralı ıssızlık
Ciğerime tıkalı kalan sesim dışarıda nasıl da inliyor
Oysa hep sustukça sustukça ne çok susasım geliyor
Bir gri bulut, kaçmış gökyüzünden içimde oturuyor
Akmak denmez buna, gözümden sağanak boşalıyor
Oysa yüzün yeryüzüne duyduğum mânidar bir şükran
Bak şu yaşımda beni masal kahramanlarına inandıran
Sonra rüzgarlar önünde bir çalı, her şeyi parçalayan
Ve tüm parçaları koyup avucuma yumruğumu sıktıran
Ciğerimin köşesi yanıyor bir kor gibi kavrula kavrula
Onaramazsın kırdığın yerleri bırak yok yere uğraşma
Şimdi oynatılmaz bir taş koydun, gönlümün kapısına
Benim mecâlim yok ne onu itmeye ne dışarı çıkmaya
Bağladım dizlerimin bağını, gönül bağımda kopuyor
Tutuşan her ateş, demek önce kendi yanını yokluyor
Zaten kim yitirdiği yerde, kendine yeniden rastlıyor
Ey içim, bir cehennemden diğerine yolculuk başlıyor.
5.0
100% (2)