2
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
1915
Okunma

Önümüzde işte hayat; bir ucunu tutamadığımız,
Altın kâse içinde göz kamaştırarak bize sunulan
Pembe gül karası bir özgürlüktü tadı ekşi yavan.
Ellerimizle tohum ektik; dar sığlık kıraçlıklarda,
Beceriksizlik diz boyu süremedik taşlığı sabanla
Silik nesil hiç filizlenemezdi zaten çırpınmayla.
Seni sende sevmek; seni hissetmek yüreğimizde,
Hep konuşabilmek duymaz sağır kulaklarımıza
Geçirilmiş bir yağlı ilmektir eğilmiş boynumuza.
Seni sende yaşayabilmek; soğuk ölümün fikrinde,
Ceset aramak dipsiz kuyuda boz bulanık sularda
Çıkmaz yol gitmektir bir arpa boyunca bin lafla.
Yunus olup dalıvermek; masmavi derinliklere,
Sabahlayabilmek uykusuz kör gecelerin inadına
Sevdasız çile çekmek sensiz bir ömür boyunca.
Yüksek yaylalarda dokunmak; grimsi bulutlara,
Çiğdem çiçeği toplayabilmek en derin vadilerde
Dörtnala koşturmaktır toz bozkırın ıssızlığında.
Akortsuz bağlama çalabilmek; karlı dağlarda,
Ninnilerde uyumak masalsı türkülerin tadında
Yanık seste ezgi söylemektir dilimizde ıslıkla.
Tohum serpmektir; başak vermeyen topraklara,
Buğday olup biçilememek karadiken tarlalarda
Değirmende öğütülüp pişebilmektir taş fırında.
Mayına çarpılmak; tel diken sınırın boylarında,
Yaşamak irinli beynimizde şarapnel parçasıyla
Barut izi olabilmektir mevzide kalan elimizde.
Emekleyip kaybolabilmektir; duman altı siste,
Tavsız demiri dövmek nasır tutmuş ellerimizle
Her acıda seni sevmektir; tarifsiz zor aşklarda.
İbrahim Soyalar
5.0
100% (22)