7
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
1395
Okunma

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA anısına...
çocuk
küçüktü, küçücüktü
top peşinde mi koşardı?
sanmam, hiç sanmam
yoksunluklarla dolu bir dünyaydı onun ki
çabuk büyüdü benliğinin derinliklerinde
yaradan rabbini tanıdı, güç aldı ondan
ve büyüdüü büyüdü çocuk
tanrısal yetilerini gösterdi ona
o içindeki çocuk büyümeyen
ve seneler seneler geçti asırlara bedel
yıldızlarla bezeli bir gecede
kutlu gök uzanır göz alabildiğine
mehtaplı bir yaz gecesinde
bir insan o dem tasavvur noktasında
bir tatbikat anında
boylu boyunca uzanmışsın çimlere
dağ taş emrinde
sözün geçmez oysa gök kubbeye
zaman nedir, düşün hele
varlık nedir, düşle bir
evren hangi manaları uyandırır?
muammadır başı sonu
sorgular zihin ha babam de babam
top oynamakta in cin çift kale
bir ışık düşer gönle apansız
süzülür billurlaşır heceler istemsiz
en zifiri karanlık zamanını gecenin
tan ağarır takiben
şahlanır ki atlar, aman ya rabbim!
tozlu yollarında mazinin
çağıldar bir destan vakti
yadigâr olur Karacaoğlan’dan
sen aldın işledin nakış nakış
ayazında kışın yalın ayak
bebeği örtülü kağnının sırtında
emeğini simgeler kadınımın
kahraman anam elifim
bir manevra bekler yine
bilinmez ki ne vakit
ses ver ey şair yürek!
düşlersin hangi mâverâyı?
kim bilir hangi mâverâyı?
L.T.
5.0
100% (26)