1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1166
Okunma
Fildişi kulelerde temaşa
Ellerde kristal kadehler vardı
Sokaktaki gürültüler,
Ve duyulan çığlıklara inat
Kahkahalar yükseliyordu gökkubeye
Şuh ve histeri nöbetinde…
Gölgeler izleri kovalıyor,
Ay hicabından titriyordu.
Yemin ederek,
Kaçıncı mektubunu yazıyordu sevgili,
Kaçıncı kelebek konuyordu
Rengi solan yapraklara,
Omurgasız omuzlarda yükseldikçe adalet
Bir eylül öpücüğüydü alnımıza konan
Gül kırmızısı rengi,
Itır kokusu ile
Tunç yürekli yiğitlerin
Müstehzi gülüşleriyle son bulan
Ya da kahramanların
Gölgesiyle buluşuyordu,
Zencinin elinde ki yağlı urgan…
Bir Eylül gülüşüydü aynalara yansıyan,
Silik ve donuk
Alacaklı,
Bilmem ne adına heba edilen nesildi.
Birimi belirsiz
Bedeli mukabili yazılmıştı
Dikili taşlarına isimleri,
Urganlar, yorgunlar, analar ağlıyordu,
Taşların gözü çakmak çakmak
Birilerinin cepleri dolgun,
Diğerlerinin benizleri solgundu.
Ve aylardan Eylüldü…
Eylül!..
5.0
100% (2)