5
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
965
Okunma
kandil yakmak gibiydi
sonra muma döndük
korkuyorduk ve bütün korkuların korkuluk olduğunu
görmek gibiydi
bilmenin eşiğini geçmek
karanlıklar körüklüyordu
mumdan ateşi
belki senin kuyun
daha derindi
ya da ellerimdeki iğneyle kazıyordum
doğuştan kör kalbini
insandık nihayetinde
duyular ve duygular arasında kalan masallardan
temeller kazıyorduk saraya
ben tütün içerdim
sen
kitap kurdu
esasında inancımın
sebebi de buydu..
sevdiğin renkleri mukayese etmiyordum,tanımsız göğümde
zira karanlığın emdiğini sayan bir varsayımın kurgusunda
burguyla delinen zaman aralığında sıkışıp biriken
sayılar değilmiş sadece
sana , doğru gelenler
eğril dikçe
zilden çana dönen her ses
rengine bürünüp
kuşak bağlıyordu
kuş uçmaz göğümüzde
velhasıl,
sen kötü sevici
ben,
günaha keçi arayan karanlık işçisi
mum yakmak gibiydi bizimkisi
güneşte sönen
ama çok evvelce eriyen
yedi rengin
yedisine birden..