1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
723
Okunma

taşla yoğurdum umudu
koyup taşı taşın üstüne
hasreti kağıttan bir kayığa yükleyip
yıldızsız bir gecede gönderdim
yarına
ulaşırsa sana
aşkı anlatır
anlar mısın bilmem sevgilim
damarlarımda dolaşan
umuda yenik düştüm
çocukluk heyacanını
aşkla devşirdim
o demden beridir
tabelalarında kuş dinlendiren şehirleri sevdim
şehri insan eliyle kuşatan sarmaşıkları
bir şiir asiliğince kendimden bildim
ayraçlarında hüzün saklayan
kitaplarıma benzediği için
demli yalnızlıklarımdan
süzme şiirler doğurdu ömrüm
koşarak yetişirim sandım kırlangıçlara
öylece duraksadım
gökyüzünün bittiği yerde
geçti gitti acıları
milyonla çarpıp
yüreğime gün batımları eken rüzgar
kollarıma dokunarak
nere saklansam
tanıyacak umut beni
kül dökülecek yüreğimden
suyun içtiği yollarda kaybolsam
nehirler bulanacak apansız
suya emanet girdaplar görecek
içimde bin yıldır dolanan şiirleri
ellerinin coğrafyasını
ezbere bilirim
günün her saatinde
çıkıp gelirim hüzünlü bir şiirden
ellerimi sallayarak
yetişirim gülümseme vaktine
bütün çiçek adlarının geçtiği
uzun bir cümleyi
kulağına fısıldarım
gözlerinin yarınına bakarak
mevsim şiire döndüğü zaman
09/07/2018
ali rıfat arku
antakya
5.0
100% (2)