Başını yastığa koymuş uzanır
Sıra sıra Antalya’nın dağları
Kış ile bahara doymuş nazlanır
Yazın allı pullu güllü dağları

Beydağı’nın sümbül mor menekşesi
Güllük dersen yaban gülü neşesi
Yanık öter dağlar bülbülün sesi
Aşka gelir ölüleri sağları

Körfezinde gün batarken bür- yândan
Bir ay doğar karşıdan öbür yandan
Geceleri çıkmaz oldun rüyâmdan
Balık oldum gel sen çek şu ağları

Olimpos’ta hiç sönmeyen ateş var
Yan sen de yan hasretimle tutuş yâr
Zor ayrılık yok mudur kurtuluş yâr
Yandı içten içe gönül bağları

Ulupınar içtim içtim kanmadım
Hiç bu kadar hasret ile yanmadım
Sensiz ömrü ben yaşanmış sanmadım
Her yanların İrem / Cennet Bağları

Saklıkent’te kayak kızak kaydın mı
Nazlı yârim söz verip de caydın mı
Kaç yıl oldu sen gideli saydın mı
Başım duman erir yürek yağları

Gidengelmez’dedir ceylanın hası
Kızılcadağ yaylaların yaylası
Nazlı yârim güzellerin alâsı
Mehtap yüzlü tam gelinlik çağları

Feslikan’ın yumuşacık toprağı
Gülüm benim tomurcuktur yaprağı
Kızlarsivrisi en yüce sarp dağı
Çok yorgunum çekemem bu dağları

Sevmesi hoş hasreti dayanılmaz
Yârden ayrı düş nasıl da yanılmaz
Gerçek seven aşık hakta yanılmaz
Doğru söze kurban gönül bağları

Aşıverdim Elmalı’dan Gömbe’ye
Sana geldim gül yüzünü görmeye
Beyaz gülüm döndü birden pembeye
Kımızı gül sende gönül dağları....