1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1006
Okunma

Kaç kere küfür ettin iflah olmaz bir derde;
Kaç kere el açtın ki hasret denen namerde…
Düştün dizkapakların kanamaktan yoruldu;
Beklenen güzel günler hep dünlerde kayboldu…
Sanma şimdi yokluğun kar yağdırmaz başıma;
Sanma ki hasretliğin yaşlar katmaz yaşıma…
Görürsen, yarınları çoktan bitmiş bir canım;
Şu derbeder gönlümde can verir heyecanım…
Son mekanım gün biter aklıma gelir ancak;
Beklemeyi mezarda ölüler bilir ancak…
Hadi yolun yolcusu adımla nefes nefes;
Bir gün duyulur elbet beklediğin o gür ses…
Kim nasıl, nerde demiş, ölenle ölünmüyor;
Parçalanmış şu gönül bir daha bölünmüyor…
Hele bir bak bir yarın ucundayken dibine;
Hele sarıl yürekten kor ateşin ipine…
Bakmayın ağlamayı gülüş bildi şu gönül;
Kaç bakir gözyaşını onsuz sildi bu gönül…
Hece hece gömerken sayfalara hasreti;
Kirpiğimde can buldu özlemin mahareti…
Tamam yeter dedikçe yüklendi kor geceler;
Ağır tahrik desem de diklendi zor geceler…
Yıldırımlar düşerken hayalimin hasına;
Nasıl ayak basarım mazinin paspasına…
Yine de eyvallahım kalbimi dağlatsa da;
Yokluğuna dert katıp anamı ağlatsa da…
Derdim dermanım işte böyle geçiyor günüm;
El salladı her sabah kahrından ölen dünüm…
Ben işte hani ben ya kahrımdan gülüyorum;
Nasıl oluyor bilmem, yaşarken ölüyorum…
Mutluluk şarkıları hicranın son sayfası;
Batırdı gemisini yorgun sevda tayfası…
Ali ALTINLI – 13.05.2018
Saat : 00:12
5.0
100% (2)