10
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
1354
Okunma

nasılda geçermiş zaman
"ne acı bir gerçek.ölünce bir aşkı nasıl savunacağını bilememek"
eski bir şarkıya tutunup en gizlisince
duvarda nem tutan resmine dalıyorum
ne bileyim oluyor ara ara böylesine
göğsümde sürünen bir çılgın sızı
hançer gibi kanatıyor hatıramızı
zamanda geçiyor bir şekilde
öyle böyle yaşıyor insan da
her şey bir şeylerden eksiliyor
velhasıl yarışıyoruz işte
sanırım ki tesadüfüne
saçlarım diyordum
bana bıraktığın en masum yanım mıydı sahi
elbet ki biliyorduum
tevafuk eseridir ki u/mutlanıyorum
çocukluğumdan kalmış bu son hatırada
sayılı aklar inince perçemime
önce gözaydınlığı veriyorum kendime
sonrası gülümsüyorum duvardaki sana
o çocuğu da kaybediyorum galiba
şarkının en acı notasıyla
galibasına diyorum
ağlamaktan kurudu düşler gibiyim
belli ki hiç değişmemiş huyun
yine yeniden zıtlaşıyorsun bildiğin
kurduğum hayallerde yağmurlaştıkça inatçı gözlerin
vardığım kuraklıktan hep sana dönüyorum
ve o gözlerine baktıkça devleşiyor ellerim
güneşi kırışmış aptal kış gibiyim
bir mevsimi yüklen gel sevdiğim
gökyüzüne savruldukça uçuşsun kalbim
işte aniden böyle ve süresiz küllen
kuşlar gibi göçleşsin adın/adım yeniden
galibasına diyorum
galiba ben ölümle koyun koyuna dolaşıyorum
sus işte Allahını seversen ne bileyim
sahiden ve velhasıl kelam
dokundukça sesine en içten
görüyorum betermiş ayrılık ölümden
nasıl bir ölümsüzlüksün
bilsen
my