4
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1826
Okunma

]Ak teller dökülüyordu artık gür saçlarına...
Bir ömrü yaşadığı topraklarda göç vaktiydi
Güneş üşütmüyordu tenini
Işıltısı süzülüyordu dalgalı perçeminde.
Kaç gün kaç gecedir...
Gök tanrı vermiyordu rahmetini...
Bir günah vardı belkide bilinmeyen
Çaresizce dövünmek yerine...
Başı dumanlı dağlara döndü yüzünü.
Göçmen kadın;
Ak ellerinde kızıl kınalı avuçlarını açtı
Durdu sonra gözlerini yere döndū...
Vaz geçti aman dilemekten...
Dudaklarında yakarışlarını hapsetti diline.
Kupkuruydu çatlamış toprak
Yürekler gibi sağır ve dilsizdi bulutlar
Suskun dudaklarda.
Suskun türkülerle artık göç vaktiydi.
Biliyordu bilge Tūrkmen ana...
Anımsıyordu çocukluğundan
Tanrı dağlarında bitmeyen baharıyla...
Çoşkuyla çağlamaktaydı sular...
Ve neşeyle dolu görkemli günler...
Yaşanmaktaydı.
Torosların soy kurutan kurağından...
Tanrı Dağının baharına...
Tepeden tırnağa yeniden yaşama...
Göçebe kadın oğula ve kızına....
Göç yolunu gösteriyordu...
NOGAYTŪRK
5.0
100% (4)