1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1211
Okunma
İnsanlar kaybettikleri çağa doğru nasıl da yaşayabiliyorlar
öyle güleç öyle faziletli
mahur bir zehirden öksüz kalıp
suretimi yakarken ben
insanlar kalabalıkta gülünç bir eda salıvererirken
herkes normal karşılıyor da
şu benim yitik umudumu sergilemem
ve boyutsuzca mutsuzluğu alıkoymam zamana
ne de zoruna gidiyor ötekileştirilmiş mutluluklarınızın,
hoş değil yaşamak böyle yıkıntılar arasında
ardımda bir şehir bırakmak öyle suskun
ve konuşmaya mahkumken hür olmayan bir dil ile...
edası senin mevzilerinde duruyor göğümün
kalbin zarureti bayağı hassas nitelikte
hiç mi hiç boşa sallamadım aşkı
gururumun yelpazesinde yaşantısını sürdürür o,
zinhar ben yaratmadım karanlığı!
gecenin her ne kadar sahibi gibi görünsemde
esmerin oğluyum bir tebessüm iniltisinde
esmer öyle güzel bakarken gözlerime
nasıl olur da onun annem olmasına izin vermem?
savaşımı önce göğe sonra göğün ötesinde sürdürüyorum
bakmayın yaşadığıma yanınızda,
ben öyle düşünmüyorum
bir gün ayrılacağım aranızdan derken bile
dünyanın en mutlu hüznü konar pencerelerime
kayıplarıma yadigarlar serpiştiririm ben
bakma öyle zahir zahir
övünçten kolye yaptığın boynunda öldürsünler beni
bir gün seni kırdıysam
ve bunu bilmeden yaptıysam
beni öldür şeriatınla
suçlu,kaybettiği insan tarafından ölüme mahkumdur
nidalarında bir dar ağacı yaptırsınlar istersen
kıyamamaktan değil de
cezamı bahşederken dokunmaya bile değer bulamıyorsan bana
bir dar ağacı lutfet ki oraya varayım
kırık dökük bedenimle
bacaklarım tökezleyerek seni ansın son defalarca
ve gidelim bir umutsuzluk deryasına
hem bakıyorum da suskunluğu hecelerine dokundurmuşsun
sahiplenmedir bu
kötü bir mecran var artık odanda
diline pelesenk vurulmuş acılara sahipsin sende
benim gibisin ilk defa
ve ilk defa annemde olmayan bir benzetmeyle yaklaşıyorum sana,
uzaksın!
dalıp dalıp uzaklığıma uzaklaşmaktasın
hakettiğim uzaklıktasın...
5.0
100% (2)