0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1640
Okunma

Nasıl der dilim bilmiyorum
Kendimle barıştı yüreğim sanırım
Güven altın ihanet teneke biliyorum
Bile bile sonunu hep niye güveniyorum
Bir tatlı dile güler yüze inanıyorum
Kanayan yara oldum tuzu arıyorum
Şimdi mi aklın başına geldi diye hayıflanıyorum
Lakin ben buyum işte kendime ceza veriyorum
Günler aylar yıllar boyu çilekeşim eriyorum
Etrafım şen şakrak sazlarda aşk şakıları
Kadehleri sevgiye kalkıyor hüzün sarıyor akşamları
Ellerinde ter gözleri ışık ışık parlıyor
Yüreklerini kıskanıyorum için için yaram kanıyor
Yokluğun kahreden şarkısını dinliyorum kordonda
Sakın yanlış anlamayasın ha o senin yokluğun
Soğuk bir kış gecesinin karanlığında
Yarım ekmek arası kokoreç yemeyi mangal başında
Özlemek mi denir buna yoksa hayali sükut mu
Şaşırmış tüm ışıklar benden çok çok uzaklarda
Aslında karanlığı da sevmiyor değilim ha
Beyaz güle damlayan kan damlası kadar masum
Kar boran düşen koca dağın yalçın kayalıklarına
İmreniyorum bazen ve derin bir nefes çekiyorum
Saçlarım tarumar olmuş gözlerim puslu el yordamı
Hayallerimi arıyorum tozlu satırlarımın arasında
Gecelerim ah o vefa dolu gecelerim beni yalnız bırakmayan
Ezan sesi geliyor kulağıma kuşluk vakti oldu galiba
Kalk dedim kendi kendime bir vefalı dost daha yolcu
Bari sabahı sağlıkla neşeyle kedersiz karşıla
Bak işte yine geldi pencereme o sırdaşım belliki özlemiş
Bir kase su bir kaç dilim ekmek kırıkladım sundum
Çekingen değil alışmıştık birbirimize öylece baktı bana
Gözlerimi kaçırdım eğdim başımı önüme
İştahla yedi ve suyunu içip bir kaç kez gugukladı
Teşekkür babın da uçup yükseldi göklere
İşte yine yapa yalnızız dedim kendi kendime
Şu fani dünyada yakalayamadığım huzuru kıskanırım
Mustafa SARIVADİ
30.03.2018
5.0
100% (1)