Kız o nasıl geliş, gökten mi düştün?
Daha düne kadar, bendeki düştün,
Gözünü seveyim, nazar değmesin,
Gördün mü şimdi de kalbime düştün…

Bu işte senin de suçun var en az benim gibi,
Hiç öyle bakmayacaktın yaralı ceylan gibi,
Şimdi ne olacak, hangi uçurumdan atayım,
Fayda etmez ki savursam yellere bedenimi…

Aç kollarını, şöyle bir sarılayım,
Uzat dudağını, mührümü basayım,
Sultan Süleyman’ın tahtını neyleyim,
Milli servetim, gülüm, yıldızım, ayım...

Sen çok hoş, pek cici, şipşirin,
Taptatlı, leziz, güzel mi güzel,
Afet gibi, fıstık gibi bir şeysin,
Türkçede başka sıfat da kalmadı,
Keşke yanımda kalsaydın,
Bu kadar çok yorulmazdım…

Başım döndü, aklım söküldü, feleğim şaştı,
Uykularım bölündü, sabırlarım taştı,
Daha önce nerelerdeydin? demek isterdim de,
İçimdeki ses frene bastı, kulağıma fısıldadı,
Vaz geç deli gönül, yine geç kaldın!

Ah benim akılsız başım sus işte!
Yüreğine kor ateşi bas işte!
Kalk ayağa! buralardan gidelim,
Gündüzün olmaz, geceler yas işte…

Ah ki ah, kabahatin büyüğü sende,
Sormayacaktın neyin var diye,
Daha neyim olsun, ruh eşim diyemedim,
Diyemedim, kalbimde ayin var diye…


Vecdi Murat SOYDAN
(Yaşanmamış Aşkların Şairi)
28-29 Mart 2018, Isparta

ayin : dinsel tören
neyleyim : ne edeyim