Kırk yıldızlı gece de olsa
Birer birer çözersin bağlarını
Yarım döner gün
Geçer bütün yalnızlıklar

Ölmenin de bi vakti var elbet
Hele yaz gelsin hele
Başıma vursun gelinciğin kanayan yüzü
Kapı aşırı sesleri getirsin
Püfür püfür rüzgar
Hele bi gülsün ağlayanlar
Hele renk gelsin
Yüzümü kekitmeden yüzüne bakan yüzüme

Şimdi evin sarı saçlı kızıymışım bu vakit
Elimde bayramdan kalma babamın eli
Öpmeye doyamamışım
O da beni
Cebimde elli kuruş
Dalda ayaksız kuş
Ben uzatamam
O kaçamaz
Günlerden Keşan akşamı
Eşikte yağmur bekliyor
Anlatacak çok şeyi varmış ivecen
Beraber yola düşmüşüz
Ben kirlenmişim o birikmiş
Ama bunu annem hiç anlamıyor
Oysa çok yakışıyor saçlarıma yağmur
Üşümek çok yakışıyor yanaklarıma
Aynı pencereye yakıştığı gibi yakışıyor hem
Onda açtığı gibi yol açıyor önümde benim
Görmüyor
Erincini görmüyor çamurlu ayakkabımın
Varsa yoksa kuşkonmazı
Sırnaşığı
Benim yüreğim kamaşıyor baktıkça kapıya

Artık bütün yağmurlar dindi
Leyliydi kedi çözdü kuyruğunda tenekeye bağlı ipi
Şafakta ustaca uyudu
Onun uykusu benim korkumu getirdi
Saçaklar devleşti
Kuşlar gagalandı büsbütün
Kanatlar köreldi
Şehir şehirlikten çıktı
Kurt indi kalkılmış sıcak yataklara
Dünyalıklar toplandı avuç içlerine
Almadı allah

Tomurcuk patladı ensesinde bulvarın
Kahveler çekildi fincanlara
Yol yolladı
Kuş kuşladı telve telve
Yoran olmadı
Ses verdikçe iletmedi hava