8
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
1268
Okunma

eskilerden...
küçük bir çocuğun masun yüzü
anılar aynasından gülümsüyor
annenin göz yaşında doğanlar
ağıtların yaşında boğuluyor...
kuy(t)u yüreğin derinliği zulüm
karanlık sesini dinliyor gülüm
gökte feri tükenmiş
__ yıldızların seyrine kaldı ölüm
kaldırımda yorgun ayak sesleri
sabahın ezanı karanlığı yırtıyor
kader zincirini sürüyen şakırtısını
şadırvanda suyun sesi haber veriyor
son defa açılıyor
yüreğimiz de kilitli o yaranın kapısı
uçup gidiyor
göğsümüzden bir mavi serçe
oysa uzunca bir süre önce
alaimisema diliyor
güneş doğuyor
okunası o sela
kim bilir mesela
ses kimi çağırıyor
kumrular irkiliyor
kalmadı mı gün daha
bir gün mutlaka diyor
bir gün mutlaka el-fatiha...
efsuni kavurucu acıdan inliyor gece nefesi
yıldız falında dönüşü olmayan yolların sesi
usunda ömrümüzün çözülmemiş bilmecesi
ve saksıyı dünya sanan çiçek bile su/suyor...
5.0
100% (23)