14
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
925
Okunma

Çocuk idim bilmedim, neler gelecek başa
Ergen oldum başımda esti kavak yelleri
Yaslanıp da dursaydım izim çıkardı taşa
Sanki yokuş yukarı döndürürdüm selleri
Uçarı düşüncemde, hem de tek bir elimle
Kaldırırdım dağ gibi kayaları başıma
Kor alevler söndürüp arta kalan külümle
Harlattığım ateşle dem verirdim aşıma
Başım göğe ererdi ayağa kalktığımda
Cismim yere sığmazdı taşardı sağa sola
Gökte uçan kuşlara dönüp yan baktığımda
Konarlardı ürkerek gösterdiğim bir dala
Yaş otuz olduğunda aynalara bakarken
Sıfatımı ilk defa o zaman tanımladım
Hızım aynı hız, lakin, yokuşları çıkarken
Her an pürdikkat ile yolları adımladım
Kırk olunca duruldum dönüp çevreme baktım
Ne ummuştum hayattan, nelere sahip oldum
Aydınlanmak adına ilk mumu kendim yaktım
Şikayet etmektense hayata muhip oldum
Elliye geldiğimde ayan beyandı her şey
Dünyanın altı üstü, farksızmış diğerinden
Hayat çılgın küheylan, ne ağa der ne de bey
Tutunmayı bilmezsen düşersin eyerinden
Altmıştan sonrasında filozofluk sırada
Yoksa kafayı kırmak!! kaçınılmazdır onsuz
Gençliğe hüzün ile imrenerek arada
Kaderin kollarına teslimiyet var sonsuz
Daha ilerisini yazamam uzun uzun
Gayret göstersem bile kalem yazarken tekler
Kıymeti kalmaz para, mal, mülk, şöhretin, nazın
İki metre bez ile yolculuk kapı bekler
İşte hayat böyledir, iki kapılı handa ()
Sıfırdan sonsuzluğa gidilen yolculuktur
Sefer başlamış olur, rahme düşülen anda
Gidecek olmak gerçek, ötesi falcılıktır
09.02.2018
() İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece
.............................Aşık Veysel ŞATIROĞLU
5.0
100% (20)