5
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
761
Okunma
şubatı beş geçen bir vaktin
alelade gecesinden
marta bilenen kediler geçiyor
gözlerimin önünden
dolunaya kurşun dökelim
de
nazar falan değmesin
üşüdüm
üşüdüm
düşündüm
ben senin en güzel düş’ündüm
ki ben, sen ince giyersin diye
şu kış gününün kar tutmayan ayazında
bütün ünlüleri inceltip
kalınca giydirecek kadar
centilmenim cümlelere
şu batı
üstünden
sana doğan kaç güneş geçti
kaç gün
-eşsiz
kaç gece
-liksiz kaldı şafaklar sökerken
bir bilsen
bir bile bilsen
bir’ bile
bölünürken
Sensizlik
-ten
ağrısı
hani nasıl desem
şu batı’n içinde marta gebe hisler
ürkütmeden uykuya meyyal kelebeklerini
ve kazma kürek kaptırmadan
kızılın t’an yerini
bir gelebilsen
ah bir çocuğun kaybettiği topacı avuçlarına vermek gibi olurdu
şu dünyayı döndüren..