18
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
3844
Okunma

eski toprak yollarda karanlık sular
kızılağaç gölgesinde kuytular
canım oğlum güzel yavrum
al gel yüreciğini, ayırırmı bizi yıllar
ben bu yürek sevdasını bir sabah
annem’de görmüştüm
nayladan bozma bir evin sofasında
sütü üstünde aş, ateşin sobasında
insanlık obasında
o fakirliğin ve umudun ortasında
ben bu yürek sevdasını bir sabah
annem’de görmüştüm
tan vakti ürkek bir karaca korkusunda
sabah karanlığında bir karakuş edasında
inerdi tenha patıkaları
kestane ağaçları bal kokardı gün hasret
öflez ışıkları yol boylarında
komşuların taş dolgulu evleri
tilkiler üşüşünce sabah ışığıyla
mavi gözlerinde kıvılcımlar patlardı
için için, canım annem, süzüm süzüm
canım oğlum gelsin diye ağlardı
ben bu yürek sevdasını o sabah
annem’de görmüştüm
okutup da öğretmen olan, oğluna hasret ağında
elleri güneş, yüzü yağmur ben nasıl yadsıyayım
göğsünde uyudum, süt içtim memesinden
fakirlik uykusunda öğlen vaktinde
mor dağların hemencecik eteğinde
o yerde
toprak kına gibidir, bereketlidir
sanırsın balla yoğrulmuştur
kokulu kara üzümleri
asması ağaçtan uzun
çay fidanı bahçeleri
tohumu kaçak rusyadan, hey gidi zihni derin
ekmek yedim, su içtim ben nasıl yadsıyayım..
taze peynir gibi taze, sarı, mor ormangülüm
ya nasıl yadsıyayım
koca gürgende ayışığını
ya bu hasret ateşini ben nasıl söndüreyim?
ben bu yürek sevdasını bir sabah
annem’de görmüştüm
sırtında dedemin ördüğü sepet cennet dağında
sen ne zaman büyüdün de ne zaman yandı
gönlün o sevdalara?
sen daha dünkü bebe, sen daha olcan baba
ey oğul, o kara toprakların yabanmersini
yiğidim durdur yar/a hersini
sen ne zaman büyüdün de düştün yollara
yolunu mavi kanatlı ala kargalardan,
telefon tellerinden sorar oldun?
hala duruyor mu üstünde o mavi kan/atlıları
acılı toprakların?
o eğrelti otu,o açıkta keçi götü
o müslüman ayaklar?
beni sordunmu, o kanlı toprakların
karanfil sabahlarından?
zeytinsiz kahvaltılarda
köy ekmeği tadında
ben bu yürek sevdasını bir sabah
annem’de görmüştüm
ardımızca koca bir ev bekler viran bağında
yüreğim canım oğlum
yeni yeni başladı sızlamaya
sen büyüdün de demek, düştün de demek
o bereketli, kınalı topraklara
tüketmişim otuz yıldır
hasretim
gurbet akşamlarında
bi demli çay bekler gibi
canım oğlum, güzel yavrum
ben bu yürek sevdasını bir sabah
annem’de görmüştüm
şimdi ağlamam ondan ben bu hasret ateşinde büyümüştüm...
5.0
100% (29)