Mendili salladı, gözleri yaşlı
Üç beş dönüm tarla olsa da taşlı!
Gönlüne taş basıp o kalem kaşlı;
Neden bilmem şehre ağlayıp geldim?

"Toprağı altındır"dediler"şehrin"
"Boğaz"dedikleri büyüğü nehrin,
Köyümde olmayan envayi zehrin!
Neden bilmem şehre yalayıp geldim?

Azığım bazlamaç, bir iki dolma
Üç acı soğanla bir de ham elma!
Al kuşağım vardı; babadan kalma.
Neden bilmem şehre dolayıp geldim?

Yavuklum güzeldi köyümde kaldı
Gurbet haberimi pınarda aldı!
Gözleri nemlendi uzağa daldı.
Neden bilmem şehre ağlayıp geldim?

"Hiç yakışmaz gurbet"dedi "dilime"
Diyemedim ona bir tek kelime!
İşlemiş çevreyi;verdi elime.
Neden bilmem şehre bağlayıp geldim?

Duvarda asılı durur mu sazım?
Milyonlar içinde ben bir yalnızım!
Vardı mı muhtara yazdığım yazım?
Neden bilmem şehre ben yanıp geldim.?

Sabahları gene tezek kokar mı?
Pınarları billur gibi akar mı?
Bağrı yanık köylüm göğe bakar mı
Neden bilmem şehre dolanıp geldim?

Gece düşlerimde, gündüz hayalde;
Kuzular meleşir şimdi her halde.
Sesler kulağıma gelir her yerde!
Neden bilmem şehre; dost sanıp geldim?

Süt kaymak tutar mı toprak tavada?
Leylekler uçar mı mavi havada,
Doru at koşar mı yeşil ovada?
Neden bilmem şehre dolanıp geldim?

Tozuna hasretim köyün yolunun,
Kokusu burnuma gelir gülümün!
Öpülesi nasır, yanık elinin!
Neden bilmem şehre ben yanıp geldim?

Her gece düşümde köyde olurum!
Hemen eşi dostu çabuk bulurum;
Yemin eder köyde daim kalırım!
Neden bilmem şehre uyanıp geldim?

Süleyman ÜSTÜN ( Köyle uzaktan, yakından hiç ilgim yok ama; köyü ve köylüyü severim 1996 ESK.