1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
943
Okunma
İstanbul’da pazartesi akşamı
Dalgaların dövdüğü kayalıklarda
Gönlümde deli sevda rüzgârı
Al beni kayıkçı götür huzur limanına
Bu şehri esir alıp
Yaşayıp duran şu insan kalabalığı
Sanki ona dökülmüş bir kalıp
Her insan onun boy aynası
Köşe başında ölümü bekleyen dilenciden
Sevdiği o demli çayı getiren garsona
Gördüğüm her şey onun yansımasından
Aklım sevdanın delilik çukurunda
Uykularım her gece firari
Sigaranın alevinde yuvam olur zindanım
O gittiği ilk günden beri
Ben bir umut uğruna bu şehirde kaldım
Mum misali eridiğim bekleyişte
Mürekkebin karanlığına boyandım
Umudumu şahit bildiğim dizelerde
Dönüşü yalan olan yâre harcadım
Yaşamak denen bu kayboluşta
Aldığım her soluk artık yokluğa çıkar
Onsuzluğun deprem olduğu her anda
İstanbul güzel olsa ne yazar
Ki bu şehirde ben değil hala o yaşamakta
Çek küreklerini kayıkçı
Aşılmaz dalgalar kalsın ardımızda
Ölüm dediğin bana bu kentin sokakları
5.0
100% (2)