15
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
754
Okunma

bir gül çalardım dar zamandan
kaçıp giderdi günler önümden
düşsel, mavi kelebek
küçük bir odam vardı, herkes öyle derdi
benim renkli dünyamdı bir oturumluk yer
içime doğru büyüktü mekân
bir kaç adımlık dar merdiven
çık çık bitmezdi şarkılarla
büyürdü mini minnacık sevda
Romeo jülyet sanki serenatta
ışırdı balkonum
kız resimleri yaptığım
küçük defterlerim vardı
hayatı büyütmeye çabalayışlarım
daha ekmek ucuz mu pahalı mı
pek anlamadığım
bir de portresini yaptıran tanıdıklarım
insan insanı daha iyi görüyor böyle
kocaman adam bakıyorsun hiç büyümemiş
bir çocukta yetişkin tavrı
sahi nasıl anlaşılır insanlar
bir bakışta
değirmen yerindeydi daha
adını bile unuttuğum dönülen o düzenek
bahçelere su taşıyan arklar
ağaçlı dar, geniş yollar
çocuk seslerimiz uzayda çınlardı belli
bir de çay içinde söğüt gölgelerinde
ağaçtan ağaca bir yerdi evimiz
bir örtüden çatımız vardı
kimse düşlerimize dokunamaz sandığımız
o masal ülkesi çocuklukta
o küçük odaların akıbetini düşünüyorum
değişken dünyayı
çocuklarımla yaşadığım yerleri
nasıl geçtiğimi bir köprüden
nasıl yaşadığımı
küfrederek kimi günler
kimi günler canı burnunda
kucağımda kızım, oğlum
bazı günler ellerinden tutarak
nasıl geçtiğimi karşı kıyıya
nasıl ameliyat edilir daha bu hayat
girerek başka hayatlara
sorgulaması yapılır
morga konulmadan ölüsü..
12. 12. 2017 / nazik Gülünay