11
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
1126
Okunma

Şimdi damlaya sığınıyor yalnızlığımız
Sisli geceler de yitirdik asi yolumuzu
Kaybettik göğüs kafesinde solumuzu
Kesti kötülük soluğumuzu kolumuzu
Yok artık o zühre yıldızı
Yoksunluğum ondan
İnsanı sevdasız, doğayı yarınsız
Hayatın umutsuz bırakıldığı sürekte
İnce bir sızıdır bu acılarımız yürekte
Karadeniz dağlarında yaşama tutkusu
Yoksulluğum papatya koktuysa ömrümce
Ondan üstüme başıma bulaşmış bu çay
Bu eğrelti kokusu
Bu ıtır ondan
Destansı ağlayan ağaçlar gördüm
Çınarlar, meşeler ve kestaneler
Kendini büyüten kızıl ağaçlar
Yaktılar çam ormanları vardı
Yaban ördekleri inerdi dağ gölümüze
Turnalar horona dururdu gönlümüzde
Ve martılar kemençeye illa tulum sesine
Leylekler yuva kurardı başımızın üstüne
Kaçkarlardan akan derelerde
Kızıl benekli balıklarla yüzdüm ben
Sevgilinin mavi gözlerin içinde gibi
O akar suların rüyasında büyüdüm ben
Buz keserdi elim dilim
Çağlayan dedim içtim ben
Fırtına da o aşkla arındım ben
Duruldum kalbimin ferahlığı ondan
Destan gibi yaşayan yaşlılar gömdüm
Bildiğimiz tek acı eceldendi o zaman
Ürperir derinden burkulurdu kalbimiz
Ölüme ağıt yakan analar duyduğumuz an
Ömrümüz bu kadarmış papatya kokusu
Kederim ondandır biraz bu şiir ondan
Bi annenin çığlığı ve yaranın inleyişi
Ezilmiş her çiçek sesi yürek acısı ise
En acıyan yeri kalbi ise insanın
Ve gören yoksa bu acı ile çıldıranı
Ne zor yeşil çay bahçesinin mavi çocuğu kalmak
Anlat dedi eski bir anı, anlat artık geçmiş zamandır...
5.0
100% (29)