anama… 17 Kasım 2015
Oda da hasır yastık, öbür oda da yaşmaklık, renksiz aile resmi yaşanmışlık,
Avlu da eleğin, çatı da pazar arabasının, mutfakta sininin,
morarmış aynanın, çeşme de suyun, yüz havlusunun tozu santim santim artacak,
Duvarlar santim santim daralacak,
Tuğlalar biner biner ağırlaşacak,
Çatı metre metre çökecek,
Her
ölümlü gibi
ölümü, ağır ağır tadacak!
Bakır kâsede
siyah üzüm taneleri,
hüzün veren acının gözlerinde donmuş gözyaşları
Tahta merdiven gıcırdamaz epeydir üstünde yolluk-yokluk misali toz tutmuş
Kömür torbalarının ödünç ateşinde kasım alevi gibi bir
gecelik tılsımlı canlar vesveseli kaskatı
Rüzgâr kapıdan bacadan girecek delik arar ayaz mı ayaz oysa
morgda kanı buz tutmuş ben yatıyorum o an
Yazı tura attık kar bozumu bağlara yaza-yaza-yaza
Eylül ve kasım arası ikisi de güz, mevsim kalmadı bu yaza
Nerdeyse tavan kadarsın abi!
Karısının boşboğazlığını
kardeş arası yapmış, dişlerinde sıkıyor gayri acımıyor yüreğim
Ah yıllar! Babadan olma, anadan doğma üryan yıllar!
Abi-
kardeş buluşması mı tertiplemişler,
komite komiseri alt kattan kıymalı pide-ayran ikramına vize çıkarmış
ana yemeğiymiş
anam yemeğe konuk bile değil taş kesmiş de çürümeyi bekliyor
Herkes vizesi kadar lokma ısırıyor, yutkunuyor, yutuyor
Vizesi dolan eşikten dış kapının önüne, yamru yumru taşlı sokağa, oradan da geldikleri her ne delikse oraya tavan faresi gibi
gecelik çekin yapıp pıtır pıtır pır…
Bünyan halısının öyküsünü bilen yok! Basıp geçtiler bilmedikleri anılara
Ta Van’dan gelme dört metre kare el dokuması, anamın çalı süpürgesinin değmişliği var, dokusuna düşmüş çalı tohumu, asır sürecek
uykusunda
Anamın
uykusu yok sanki! Uyuyamaz! Otuz yıllık
babamdan kalma hatıra şimdi ona
Bu
gece buluşma vakti!
Babam ince uzun gamzeli yüzünü, anamın kınalı zülfüne sürmüştür çoktan
Bakır kâseye güz üzümü gibi kara kara düştü iki gözüm,
İki çeşme, iki mıh gibi saplandım tabutuma
Öksüz-yetim gayri, yarım asırlık saçım-sakalım
Ölü taklidini anam-
babama,
babam-anama yapadursun fasıl fasıl
Yaşama taklidi yapasım var
_________
dışarıdaki