1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1396
Okunma

Gramofondan çıkanlar feryat etti,
kalemi küskün şair dile gelecekti
insafı bulsaydı yolu istikameti.
Eridi enflasyonu düşük birim
banknot gibi. O bir parmak alacaktı
niyeti bozmadan önce belki de;
kabahatı ömründe gizli inceden
öğretmediler hiç Ay’a bakınca
bir şeylerin yolunda olmadığını.
Seziyordu, sevmiyordu çiçekleri
Mudanya’da pazarcıyla kavgasından
bu yana bakmadı yüzlerine bir daha,
kokusu gelince özeniyor ürküyordu
gene de gammazlanmakdan, şahidi de yoktu yıllardır, yalnızlığı dışında.
Bedeviler gibi çölden çöle taşıyordu
bedenini su bulmak hayali ile sanki.
Hayvan sevmeyi de unutmuş;
bir yağmurlu gece sırılsıklam sarhoş
taksi parasını barmen kızın gülüşüne
kaptırınca, eve giderken köpek kaptı
ayağından hengameli alacaktı,
ayak uydurdu Çin malı işporta
adi plastik leğenlere toptancı olmuş gibi,
babası hacı idi az dayağını yemedi.
Muhafazakârdı hem seçim olunca
aşağı mahallede berber yoldaşı vardı
traşı değil muhabbeti para eden,
Cuma’da görünürlerdi arada.
Lise son solculara ayar çekerdi
prosedür gereği, dini mevcuttu
ezber de olsa. Düşmezdi ağızdan
küfür sigara, laf atarken caddeden
geçen kızlara. Eşarplı bacısı vardı
türbana bağladı. Onun namusu vardı
kendisinin olmasa da.
Ayar kafası kızınca gavura bozuk atar.
Müphem topyekûn; kehanet, cehalet,
rivayet, hıyanet, cinayet!
Salt şövalye hibede; şart altında Truva çavuştu askerde!
5.0
100% (3)