5
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
1193
Okunma
İç noktası, hiç noktası:
Hiç bana sorma, bakma öylece yüzüme
Bayramlar, ardarda dizilmiş girmiş kolkola
Neşesi yok sevinci buruk
Divit hokkasında karanfil
Geceye benzer bütün renkler, çocuklarïn yüzü
Dağların rengi mor, ala benzer
Yaşlanmış buruşmuş deri, teklemekte kalp kapakçığı
Baypays geçirmekte her dal.
Dalından kopan meyvelerin, organik sayılıyor
Kurtlusu, yamuğu, çürüğü.
Sözümona: haritalar çarpılıyor. Kuzeyden güneye
Doğudan batıya medeniyetin doğuşu doğusu batısı
Beşiği anadoluda üstüne üstlük her türlü dert her kumar
Boğulmuş başı bozulmuş dağlar, akan ırmaklar
Boğulmuş bir bardak suda.
Erenler, evliyalar hacılar hocalar
Artist takımı, köy kabilesi, kenar mahalleli, şehir statüsü
Ve kendini yüksek gören elit tabaka
Çekmiş altına son model bir araba evi villa
Avemelerde lisanslı ürünler kırla
Ve aynılarï cuma pazarında yirmi lira.
İnsan oğlunun urbasıyla ölçüp biçen bir sistem
Kitabı koltuğunda ölen şair takımları
Göçüp gittiler hiç bir şeyi bu dünyada düzeltemeden
Bencileyin garip binlerce kitap ölüyor darağacında
Neresi otuz ağustos günün
Neresi kurban bayramı
Satırında duygular yağmalanıyor ışıklar solgun
Boğazında düğümler noktalanıyor
Takılıp kalınca sonsuz karanlıklara gözlerin.
Kah üzüm tanesi atıştırırken, kah kavun keserken geçen ağustos
Ergen spartekusun gece lambası ışığında
Fare tıklarken ölüyor elinde gün
Sebebin sebebsizliğin yağmalandığı
Ya hep ya hiç iç örgüsü:
Treyleybüs, otobüs, metro, hususi vasayit, taksi
Hepsinden bir parça bulutlar geçiyor göklerden
Artısï eksisi hasılï boş dünya
Pek çok düştü bu aralar gözümden..
Nurten Ak Aygen
30.08.2017
5.0
100% (22)