1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
744
Okunma

KIZLARSİVRİSİ DORUĞU
Bir ağacın dalı kaç yangın eder
Kendini yakmaya yeter mi yeter
Sen benim hem dalım hem sevdalımdın
Hasretin koynumda tüter mi tüter
Dal uzanır çıkar güneşe doğru
Uçar bir pervane ateşe doğru
Sabahın ilk ışkı gözünde doğdu
Aşkın doruklarda tüter mi tüter
Kar yağar dağlara gelinlik olur
Kardelen çiçekler gelincik olur
Yazın ortasında serinlik olur
Esen yelde güller tüter mi tüter
Doruklar nadide çiçekler açar
Hasretin beynimde şimşekler çakar
Ayrılık kolay mı yürekler yakar
Gönlümde beyaz gül tüter mi tüter
Şaban Aktaş
29.08.2017 - 16.52
HASRET ÇİÇEKLERİ
Hasretin bin türlü biçimi varsa
Her türlü çiçeği ben senden aldım
Deryalar içinde dağlar yanarsa
Suyunda ateşler içinde kaldım
Hasretim yanardağ binbir çiçekli
Dumanlı dağların başına denkli
Hasan Dağı gibi çatalyürekli
Melendiz Çayı’nın içinde kaldım
Ihlara Vadisi gül ile dolu
Yaban güllerinden eliyle kolu
Göreme’den geçer bu aşkın yolu
Derin uçurumlar içinde kaldım
Sevdamın selidir akarsa aksın
Saçlarına salkımsöğütler taksın
Sen her bahar coşan Kızılırmak’sın
Çağlayan suların içinde kaldım
Erciyes başında duman ile kar
Yanar yürek sensiz eriyip akar
Çiçekler içinde bir ceylan bakar
Sensiz Kızılırmak içinde kaldım
Şaban Aktaş
26.07.2017 - 08.04
PERÇİNLİ SEVDA -2
Suskunluğum bir duvar,
Suskunluğun
Suskunluğuma çivili
Duvarımda asılı bir resim,
Ne geçiyor içimden
Biliyor musun
Sımsıkı sana sarılıveresim...
Şaban Aktaş
25.08.2017 - 23.40
BİR GÜN OLSUN DEĞİŞMEDİN
Bir gün olsun değişmedin, sen hep yerliyerindesin,
Göklerin en yücesinde, yüreğimde derindesin
Aşkın bereket bollluğu, asmalı üzüm koruğu
Kızlarsivrisi doruğu, göğü delen yerindesin
Gözler ne tatlı gülümser, özümden beni özümser
Reçinemsi rüzgâr eser, sedirlerin serindesin
Hep yüreğimde tertemiz, aşkın ile derya deniz
O ne güzel bir gül beniz, ay ışığı ferindesin
Gül yüzüne ay mı doğmuş, gerdanına kar mı yağmış,
Aşk hasreti beni boğmuş, gönlümün kederindesin
Şaban Aktaş
28.08.2017
DÜŞ VE BEDEN
Mutluluklara zaman ayır
Acısı boldur hayatın
Sev insanı ve doğayı
Haydi bugün dağlara çık
Orman içinde soluklan
Bin yıllık ağaçlara bakın
Dokun gövdesine
Tarih aksın teninden
Ömür dile kendine
Sanma insan ağaca tapar
Ne söyler isen beynine
Onu yapar bedenine!
Söylemeden önce işit
Kulak ver sesine yüreğinin
Yürek ki habire pırpır eden
Sürekli uçan kuş
Parçası dönen evrenin
Onun için kanat çırpınış,
İş işten geçince
Boşuna yalvarış yakarış,
Ömür bil ki dört mevsim
Mutluluklara zaman ayır
Donmadan yüreğin kuş gibi
Basmadan kar, tipi karakış...
Şaban Aktaş
27.08.2017
HAYÂL KÖPRÜSÜ
Çare yok, arayıp kendimi
bulacaktım bir dengimi
bluğ çağında başlar
çocukça duygular
boyumuzca boylanır
dal dal budanmış
içimizde dumura uğrayıp
budaklanmış kör kütük
ağaçlar gibidir aşklar;
saymadım, gövdemin şimdi
kaç dal kesiği var?!
İçim içime sığmazdı
ne yol bilirdim ne yordam
anlatamazdım derdimi
çekingen içine kapalı
kendi kendine kuduran
esmer karayağız
deli dolu bir taydım;
yalan değil dediklerim
her adımda hataydım
henüz yaşıyor, sağ
yaşadıklarıma tanıklarım
isteyen olursa kanıtlarım!
Tavşan dağa küsmüş
dağın bundan haberi yok,
içlenirdim kendimce
garibim kaderi yok (!)
Çocukluk işte ne olacak
su meyilli biriydim
algın akan çay gibi
kimi görsem güzel
hemen ona b/akardım,
belki hâlâ yine öyleyim
aklım hep güzeldedir,
kaç dereden geçtim,
kaçında çayı görmeden
paçayı sıvadım kim bilir?!
Hele birinin çok düştüm peşine
fakat o beni hiç sevmemişti
kısmet değil deyip
boyun büküp geçtim
bir hal olmuştum
gece gündüz düşüne düşüne!..
Ne delilikler yapmadım ki
bana deli dese bile
hoşlanıyordum kendisinden,
yıllar sonra anladım
gökte yıldız kümesi
küçükayı, büyükayı
şair oldu isem
acıların bende büyük payı...
Bir, üç, beş diye başlar
artar giderek
ardışık tek sayılar,
teklere bağlandı
ömrümce en güzel
düşlerimce yıldız yıldız
en derin, en içli duygular
aşklarım gibi karşılıksız...
Bir üç beş
beş üç bir
üç bir beş;
tam bir keşmekeş
belki de en büyük pay
en büyük onur senin
o nur senin
o nur senin
...sen’ in
...
O yüzden işte ben
baştan kesik ağaç olmuşum
başka nasıl anlatılır
hâlâ sevgiye doymamış
sana aç oluşum?!
Önce kendi içine kapalı,
sonra dışa dönük
cıvıl cıvıl bir hayat
gâhi keder, hüzün
gâhi sevinçle
su gibi akıp geçti içimden,
hâlâ zaman zaman
o ilk gençlik yıllarım
yeni yetme acemiliklerim
iyisi ile kötüsü
akıl almaz bir hâyâl köprüsü
uzanır geçmişe bugünden...
Şaban AKTAŞ
29.08.2017 -01.00
HORTUM DEVLETİ
Artık o şanlı Cumhuriyetin
Esamesi bile okunmuyor
Tüm dallarını budadılar
Asal/ak kurtlar dadandı
Gövdesine o ulu çınarın
Fabrikaları, bankaları
Tüm iktisadi devlet teşekkülleri
Madenleri, dağı taşı
Bütünüyle yabancılara satıldı
Akarsular kaynağından kurutuldu
Dağıtıldı Mustafa Kemal’in şanlı ordusu
Bilim yuvaları keşmekeş
Ne özerklik kaldı ne özgürlük;
Ne savcısı eski savcı
Ne yargıcı eski yargıç
Her yerde ölüm sessizliği hakim?
İç borç dış borç toplam
Sekiz Yüz Dokuz Milyar Dolar,
Başımızda saltanat sürüyor
O köhnemiş Osmanlı artıkları
Yaptıkları hiçbir ciddi iş yoktur
Her gün yeni bir masaldır anlattıkları
Ekranlarda sürekli uyutma politikası
Vatandaş olan bitenden bihaber
Yakında emekli maaşını bile kesecekler
Bu ahlâksız aşağılık satılmışlar
Har vurup harman savurdular
Daha başımızdan ne kasırgalar tayfunlar
Ne hortumlar estirecekler?!
Elini kolunu sallaya sallaya
Dolaşıyor ortalıkta yobazlar
Irzına geçiyorlar zavallı çocukların
Vatan millet perişan
Baştan aşağı dökülüyor
Kurulduğu yerden
Binaları cumhuriyetin
Anıtları şanlı Atatürk’ün
Hayâsızca sökülüyor
Neyimiz var neyimiz yoksa
İçimizdeki hain ellerce
Düşmana peşkeş çekiliyor!
Bir 30 Ağustos zafer gününde
Kan ağlıyor içim
Gidişat bu kadar vahim ise
Seksen Milyonda biri de
Unutma senin ile benim suçum!
ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ
YİTİRDİĞİNİZ BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜĞÜNÜZDÜR; İLERİ!
Şaban Aktaş
30.08.2017 - 10.19
ZORLU DÖNEMEÇ
12 Eylül günleri
ne çok işkence, zulüm vardı?!
Ne çok rüşvet
dönüyordu karakollarda.
Ah ah, acılar içinde geçti ömür,
Neler gördük bu yollarda?!
Gemisini yüzdüren kaptan
Esir aldı sanki milleti toptan!
Gelir mi geçen günler geri;
Geldi işte yine Eylül günleri?!
Şaban AKTAŞ
29.08.2015
DÖRTLÜK
Olmayacak işler olurmuş meğer
Ne olacak bekle görmeye değer
Hayâller de bir gün gerçeğe döner
Seviyorsa gönül yürekten eğer
Şaban AKTAŞ
AY GÜZELİ SEVDA SELİ
( Fert türküsü)
Günden güne daha derin
Büyüdü elâ gözlerin
Güneş oldum yaktı ferin
Acım derin gülüm verin!
Hilâlinde aydan gergin
Kaşlarından çıktı sevgin
Yerin yurdun yok mu senin
Yüreğime yatak serdin
Ufkumda durur kaşların
Sürmelendi bakışların
Bir avcı bir maral gezer
Sarpa sardı yokuşların
Ne yamansın Ay Güzelim
Nasıl dayansın yüreğim
Güneşine köle verdin
Koynunda gül eylemedin
Koynunda gülüm demedin
Ateş oldu gül bağları
Yandı kül oldu dağları
Dinmez gözümün çağları
Sevdayla seline serdin
Ay Güzelim girme bağa
Hüzün dökülür yaprağa
Eremezsem muradına
Giremem kara toprağa
Şaban Aktaş
1996 Noter onaylı
HAİN
Sen halkı aç işsiz koydun
Belası boynunu vursun
Allah deyip dinle soydun
O din bir kenarda dursun!
İkiye bir elde Kuran
Zulmedip edip yakıp kavuran
Din ile saltanat kuran
Hak senin belânı versin
Hem hırsız hem uğursuzsun
Soygun yolunu bulmuşsun
Halkı kaz gibi yolmuşsun
Ha(l)k senin beĺanı versin!
Ne var ne yok sattın savdın
Halkı inek gibi sağdın
Borçları dağ gibi yığdın
Allah bin beĺanı versin!
Şaban AKTAŞ
28.08.2017
DÖRTLÜK
Bir kez bile beni kırmadın ki sen
Anca beraberdik kanca beraber
Ayrılsak da ayrı durmadın ki sen
Kâlp gül diken gonca kanca beraber
Şaban Aktaş
26.08.2017
( BİTMEDİ)
SU VE ATEŞ
Sarılıp akşamdan sabaha kadar
Doyasıya ağla/sam seninle bir
Fırtınalar yeri göğüne katar
Bunu benden başka kim bilebilir?!
Akan gözyaşının sorma bendini
Yağmurla şimşekten kolla kendini
Kapılıp sellere yorma kendini
Tenimiz hasreti dindirebilir
Kavuşursak bir gün asla terk etmem
Sen yanımda isen aşkı dert etmem
Yüreğimde gülü küle herk etmem
Eller bir yangını söndürebilir
Yokluğun içime dert oldu gülüm
Hasretin poyrazı sert oldu gülüm
Bu ayrılık bize der/s-oldu gülüm
Sağanak yağmurlar indirebilir
Cehennem sıcağı bindirebilir
Şaban Aktaş
26.07.2017 - 11.25