3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
6330
Okunma

Karanlık yokuşları tırmanırcasına ürkek ve tedirgindi.
Tık nefesli ceylan yüreği vardı sanki.
Sanırsınız Everest’e tırmanır gibiydi küçük narin ayaklarıyla.
O mağrur yüzü göğsüme bir mehtap gibi düşüvermişti.
Kısa saçları, mavi gözleri, tebessümü ışık şehrini andırıyordu.
En karanlığımdan, en maviliğime gömülüyordu yüregim.
Bedenim tutsağı olmuş gibiydi,
Ruhumu titretiyordu adeta.
Ayaz bir sabaha çığlık atarcasına bir umuttu o kadın.
Tüm varlıgıyla korkusuzca dolaşıyor ruhumda artık.
Umutsuzluklarımın, korkularımın karşısına bir kuğu gibi çıkıvermişti sanki.
Ve ansızın düşüvermişti omuzlarıma beyaz bir melek gibi.
Ve işte huzurumdaydı;
Güvenle, sevgiyle, boyun eğmeden, diz çökmeden yalvarmadan, kendinden emin.
Tüm ihtişamıyla yüreğimde taht kuruvermişti o asil ve soylu kadın.
Ay dolu karanlık gecelerime doğuvermişti bir güneş gibi.
Biliyordumki artık;
Sığınacak rıhtımın, denizin, martıların, batan günesin hepsinin
Sonsuza kadar yüreğimde bir anlamı vardı.
Gecemde, gündüzümde, hayalimde, düşümde
denizin maviliklerinde kendini arayan kadın.
.
5.0
100% (2)