4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1200
Okunma

BURADAN BİR OZAN GEÇTİ
Buradan bir ozan geçti
Hiç durmadan yazan geçti
Gönlü toktu, eşi yoktu (?)
Kâlpte kaynar kazan geçti
Yaz aşık yaz, yazmaya bak
Baştaki al yazmaya bak
Doğan günde hüzmeye bak
Gül yüzünde hazan geçti
Bilen var mı kaderini
Soran olsun kederini
Duygu duygu en derini
Kâlbe kuyu kazan geçti
Aşk ile çarpar yüreği
Işık olmaktır ereği
Sözle vurup engereği
Oyunu bir bozan geçti
Aşık oldu gonca güle
Destan oldu dilden dile
Bir nesilden bir nesile
Oğul uşak, kızan geçti
İçi dışı ile birdi
Ne şer ne hile bilirdi
Hakkı kendi gibi bildi
Yarası hep azan geçti
Gezdi bir uçtan ucuna
Akıl sır ermez acuna
Aşk takmışlar ok ucuna
Kâlpten vurup ezen geçti
Dünyaya geldin geleli
Aktaş ömrün pek çileli
Önce deli, sonra veli
Seni ne çok üzen geçti
Şaban Aktaş
26.07.2017 - 09.44
HASRET BENİ GÜNDEN GÜNE TÜKETTİ
Hasret beni günden güne tüketti
Eritti içimi yedi bitirdi
Dert oldu içime yiyip içtiğim
Akıttı gözümden yaşlar getirdi
Düğüm düğüm oldu yediğim lokma
Bakma sevdiceğim gözüme bakma
Tuz atıp içime özümü yakma
Gözyaşını gözle kaşlar getirdi
Aşk başa ne çok borç dertler açıyor
Her gün yeni sayfa defter açıyor
Kâlbim yaprak yaprak sana uçuyor
Seni bal/konuma kuşlar getirdi
On kalemim on da mendilim olsa
Yetmez ki bu derde bin dilim olsa
Neyleyim ben yaşı sevgilim olsa
Aşk başa akılsız düşler getirdi
Şaban AKTAŞ
27.07.2017 - 06.51
AĞAÇLAR
Gecekondu mahallesiydi
Eskiden burası
Bir dönüm bahçemiz vardı
Kala kala ancak
Oturduğumuz ev kaldı...
Binamızın bahçe duvarı
Çepeçevre ağaç
Portakal, limon, nar
Palmiye, erik, avakado
Zakkum, yenidünya,
Asmalar
En çok da servi var...
En uzunu en yaşlısı
Çocukluğumuzda
Ağabeyimle benim diktiğim
Servi ağacı, andız da deriz
Boyu yaklaşık otuz metre
Yükseldi altıncı kata kadar...
Her sabah erkenden
Ne çok kuş gelir konar;
Kumrular, serçeler
Bülbül, saka, kargalar
Alt dallar üst dallar
Gagalarında kuşların
Didik didik taranır
Yiyecek bir şeyler aranır
Bulunur mutlaka...
Yeşilin içinde börtü böcek
Kuşların karnı doyar
Yeşil, yaşıl demek, yaşam
Yaş, ıslak; yeşillikte su
Suda hayat
Her kim yeşile kıyar
Kuşları aç, hayatı susuz koyar
Hıyar oğlu hıyar!
Şaban Aktaş
26.07.2017 - 08.33
ÇOÇUKÇA YILDIZLAR
bilmezdim yapısını evrenin
gökyüzüne bakıp geceleyin
ne düşünür bir çocuk;
saçılmış bir sürü inci boncuk
göğe çıkıp toplasam
merdiven yok,
kırılınca sırçalar
elime ayağıma batar
ayağımda pabuç
elimde eldiven yok!
..
akşam olunca
’herkes evine pire deliğine!’
derdi ninem
dedemin çiftliğinde
yazın sıcaklarda
ağaç altında bir çardak
köşesinde minderleri
yastık yorgan yatak,
su dolu bir toprak testi
ya da ağaçtan oyma
ülüklü bir bardak
iplerini ağacın dallarına bağlayıp
yatacağımıza yakın
cibinliğimizi kurardık
yoksa sivrisinekler canımızı yakar
uyutmazdı bizi
kanımızı emer
koldan, bacaktan, yanaktan
dıngıl dıngıl sabaha kadar...
tarlalarda börtü böcek sesleri
efil efil servilerin hışırtısı,
incirlerin, asmaların dibinde
gezen kirpilerin kıpırtısı
gelir sessizlikte kulağıma,
serin serin, ışıl ışıl
yıldızların altında
dalardım uykuya mışıl mışıl...
bazan masal anlatırdı ninem
hepsi uçup gitmiş
aklımda yok bi denem...
Şaban AKTAŞ
26.07.2017 01.43
25 Temmuz, 19:58
SAÇLARIM
Saçlarım hâlâ simsiyah, bir teli bile ak değil
Aşktır gerçek başımdaki, boşuna bir merak değil
Saçıma ağarma dedim, başa merak sarma dedim,
Gel gönlümü kırma benim, gönlüm zengin çorak değil
Baştan çılgın aşklar geçti, okşayan el, saçlar geçti,
Sivri tırnak uçlar geçti, sırtımdaki tarak değil
Saçlarım geceden kara, tel tel siyah bir makara
Alev alev kordan kora, aşk kömürden ırak değil
Senin de saçların orman, tel tel yazılı bir ferman,
Gözlerin derdime derman, sevdam boş bir firak değil
Ağarmadan bekleyecek, günüme gün ekleyecek
Bir gün kâlbim tekleyecek, Aktaş matem gerek değil
Şaban AKTAŞ
25.07.2017
SALDIKÇA SALDIM GÖNLÜMÜ ENGİNE
Saldıkça saldım gönlümü engine,
Doyamadım gül yüzünün rengine
Ölürsem kab’rime bir gül diksinler
Ne gerek var başucumda sengine?!
Zaten adım Aktaş değil mi benim
Öz suyumla kireç erittti tenim
Salkımsöğütlerde eserken yelim
Karışsın saçların uçsun engine
Gönlümün sesini duydum da geldim
Sev diyen sesine uydum da geldim
Ateşten gömleği giydim de geldim
Gördüm ki gül ve kül dengi dengine
İçten dileklerim bitmedi daha
Biçilmez mevlayla gönüle paha
Ölenler dirilir belki sabaha
Dilerim Mevla’dan seni ben yine!
Kavuştur gönülü gönül dengine!
Şaban Aktaş
25.07.2017
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ