3
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
695
Okunma
KAHIR
bir milyon ışık yılı kadar kırgınım;
bilirsin işte! her şeye hasretiz
her şeye sevdalı, sevgilere aç!
yıldızları söndürürdük bazı geceler
bazen de ay/ı öldürürdük göğün kucağında
ne kadar uzaklaşırsa o kadar değerlidir
eski anılar
gittiler çırılçıplak
dürbünle zor görünen uzaklara, ıraklara
bir dağ yamacından kıvrıla kıvrıla giden yoldan
geçen otobüsler misali
anlamıyorum. anlayamıyorum.
ben bu dünyanın işlerini
biliyorum hiç anlamadan ölüp gideceğim
bunca haksızlıkları, insafsızları
ve bunca rezillikleri
biliyorum.
bilemiyorum. hiç aklım ermeyecek
kabuğumu çatlattım
kızdım, küstüm tüm sevdiklerime
beni en çok onlar sevdiklerim üzdü
darmağın etti
oysa; bir kere bile içten baksalardı yüzüme:
at gözlüklerini çıkarıp
anlıyacaklardı kimbilir hangi dertleri vardı
kaç milyon ışık yılı gerisinden geldiğimi haksızlıkların,
manzarasızların
riyasız, çıkarsız hiç bir şey beklemeden
sevdiğimi anlasaydı beni sevdiklerim;
başta anam; sürgünleri ve daha ötesi:
ve bütün çabalarımı, emeklerimi, hayallerimi çalan:
merdiven altında bıraktım bütün duygularımı,
anlatamıyorum
anlayamayacağım
anlamayacaklar
ve kimse anlamadı.
kısa süren bir yaz gibi gelip geçecek ömür
beni en çok sevdiklerim üzdüler
oysa; o uğurda harcandı bu koca bir ömür
bütün ruh hali değişikliklerimi, bütün kimliklerimi
hayallerimi bıraktım
madem ki; aramızda uçurumlar,
ve bir milyon ışık yılı var
madem ki anlamazdan gelir, o koca çınar ağacı
ve sürgünleri
artık kaygılanmayacağım onun için!
o geçen şubat benim yüreğimi kanatarak içimde öldü.
uzay mekikleri, galaksilerin, kara deliğin
içinden geçti kalbi kör bir gecenin:
üzgünüm. çok kırgınım, okyonusta yara almış bir gemiyim.
kafeste bir yıldızım, sonsuz bir deniz
dün gece rüyâmda anneme sımsıkı sarıldım
annem çocukluğumdaki gibi masum kokmuyordu...
Nurten Ak Aygen
16/07/2017
5.0
100% (11)