2
Yorum
3
Beğeni
4,8
Puan
652
Okunma
PENCEREMDE
Bir mahkum
Yusuf Yılmaz
Kara taştan yapılmış
Duvarın hemen üstünde,
Camı çatlak ve kirli,
Demirleri paslı,
Küçük bir pencere.
Yaklaşıyorum cama,
Acımı çakıyorum
Gök gürültüsüne.
Gözyaşlarımı gömüyorum
Yağmur damlalarına.
O anda,
Bir serçe konuyor
Pencerenin demirine.
Bir hasrete,
Bir sevgiye, bir taze ekmeğe,
Bir tebessüme acıkmış
Bir şeklde
Bakıyorum,
O minnacık gözlerine
Serçenin....
Biraz sonra uçup gidecek
Hürriyetin maviliklerine doğru;
Ben yine bu karanlıkta
Hayallerimle baş başa kalacağım
Ve uzun uzun arkasından bakacağım
Serçenin...
Ve bulutların arasından
Akıp giden şimşeklerin,
Yanıp sönen kıvılcımları,
Kamaştırırken gözlerimi
Odamın içinde
Dört döneceğim...
Akşam Güneş batarken
Resimler çizeceğim;
Çocuk resimleri,
Al yazmalı gelin resimleri;
Güneş renginde,
Güneşin üzerine!
Yine sabah olacak,
Güneş yine doğacak.
Resim çizmeye devam edeceğim;
Çizgi çizgi , kalem kalem gözlerimle...
İçimden teşekkür edeceğim,
Aya ve güneşe.
Ressam olmalıyım!
Bir damla nefes,
Bir damla Hasret,
Ufukta sevdiklerimin hayali,
Göz ucumda alevden bir ışık...
Kız kulesi görünüyor!
“Eminönü’nde ekmek arası balık yerken!”
Penceremde!
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)