0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
754
Okunma
KUTSAL EL
Doğudan batıya bir yıldız gibi kaydı,
Durdu ayın önünde, dedi:
“Bu el tanrının eli,
Tesadüf değil bilesin.”
Yukardan bakınca
Kağnılar geçiyordu sessizce.
Kan kuyuları vardı.
Bir hançer saplandı göğsüne,
Birisi avaz avaz bağırıyordu:
“Neredesin gelsene! ”
Gecenin uykusunu
Bir birinin sırtında geçirdiler.
Yürekleri buz tutmuştu.
Kim bilir oradan nereye gideceklerdi?
Vatanın dört bir yanı yanıyordu.
Yüce bir eldi, uzandı.
Batıdan doğuya
Kuzeyden güneye…
O el o kadar büyüktü ki
Türk yurdunu almıştı,
Avucunun içine.
Çünkü o el
Tanrının eliydi.
Çünkü söz konusu olan İslam’ın son kalesi idi.
O yıldız geldi,
Ayın önünde durdu, dedi:
“Tesadüf değil bilesin
Sen tanrının elisin!”
O andan sonra, bayrak
Hiç yere düşmedi…
Dağlarda çiçekler açıyordu.
Sabah güneşi ,
Çocuğun altın sarısı saçlarını okşadı.
Mavi gözlerinde
Hürriyetin ışıkları vardı.
Sönmeyen ışıkları…
Yusuf Yılmaz