5
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
976
Okunma
biz
çocukken başladık boyun eğmeye
üç tekerlekli mutluluğun
bir bedeli vardı çünkü
yoklukla sınanır
açlıkla terbiye edilirdi nefsimiz
yine de bastırırdı gurur
kıskançlığın üstünü
tebessüm yakışmazdı mimiklerimize
güzel olan her şey
çirkinleşirdi biz giydiğimizde
gözlerimiz
evimiz gibiydi
az yağmur çiselese
başlardı damı akmaya
içten içe
..
içten içe yaşadık hep,
dışa belli etmenin ayıp olduğu
hayatla kavga etmek yerine
boyun eğmenin, sabırla
sükutun altınla
şükürün imanla bağı kurulup
bağlanırdı elimiz
kolumuz
dilimiz..
insan susunca
bir daha konuşamıyor hayata
haksızlığa
aşka..
aşka işte Rüveyda
sen de biliyorsun ne çok sevip
söyleyemediğimi
bir kaşık suyun bile çok görüldüğü
hayalden kağıtlar yapıp
düş yordamıyla yüzdürdüğümüz o gemiye gözler değerek
deldiler bakışlarıyla hatırla
ki delinen her yerden ayrılık sızdı mutluluğa
ve onu bile kepçeyle aldılar ya
kaşığın içinden
ne diyeyim ki
kılı kırk yarıp
kırkını da yağmalayan haksızlık
kötülüğe peşkeş çekmişken hakkı
varsın kopsun kıyamet
kimin umurunda..