0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
891
Okunma

arka avluların kuytularında güvercin sesleri
yağmurlu çınar ağacı
ayna kırık ipini salmış uçurtma
ürküten bir tren sesinde
konuşalım samanyolunu
senin dudaklarında solgun bir gurbet
benimkinde bir kadın sessizliği
buruk bir bahar geçti
çobanların ezgileriyle dağlarda
yörük kadın bir türkü tutturdu akşam alacasında
çoğaldıkça hüzün yaşlı ağaçlar altında
sığınmış bir kedi ahşap bir evin yalnızlığına
dokudu kilimine yörük kadın zulmün acısını
basit kareli bir defterin vardı
hayatın çok bilinmeyenli denklemlerini orada çözerdin
fasülye ayıklardı annen kılçıklı
sahi hayatta böyle miydi anne
biraz seyyahtır her yolcu
kırmızı kamyonların geçtiği sığınak yollarda
iğreti senaryolar
yakası madalyalı nepotlar
dağlar ve aynalar kırık dökük
susmaktan sesini yitirmiş kırlangıç
gökten üç elma düşen masallar
çocukluğunun yıldız pencereleri
avucunda kozasından uyanan kelebekler sessizliği özetliyor
kırık bir akşamı mora boyuyoruz
erdemlerini unutan kent
yıka yeniden ütüle kimliğini
çoğalıyor soluğumda sülfür kokusu
semt adlarını unuttum
ilk sevgilimin adı neydi unuttum
bir tan yerinde zakkumlar arasında öpmüştüm onu
boz bir sürgün olmuştu yaşamın coşkusu
bütün çocuklar düşlerinde korsandır biraz
ışığın olduğu yerde yaşayan kelebeklerin peşine düşen
ıslık çalar yusufçuk
meyan kökü kazılan akdenizden çağırır çocukluğumu
alaturka vakitlerde sancılı çağırır tan vaktini
bir şiir bir sedef çakı bir düşünce
ey kirlenen yüzüm
teninde ağır kaygılar
nakışlı yaşayalım bu yaşamı
hazırla masmavi yelkenini
dokunaklı kuşların şarkılarının peşinden gidelim
yeni boyanmış ayakkabılar almış olmalı baban
bez gelin bebekler
pilli bebeğim
şehirde yırtık çocuk yüzleri
sirenlerle gidiyor bir ömür
zulmün ve kederin arasından
arka avluların kuytularında güvercin sesleri
Ömriye KARATAŞ
21.06.2017
5.0
100% (4)