2
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
858
Okunma
perdeleri çekince güne
gam yüklü siyah bir bulut kaplıyor göğümüzü
hüznün yağmurlarını çok içtik Rüveyda
bir damla boyu yol alabilmek için yıldızlara
karanlığı süzdük
damıtılmış acılar akıp
ayrılık denilen o uzun oluktan
göz yatağında biriktiriyoruz sızıyı
sonra da dize dize içiyoruz yazılmış bir şiirin satır arası boşluğundan
sarhoşuz Rüveyda
kaç şiir sonunda tükenecek kalem
bir şiiri nereye gömerler bilmem
ama ben şair değilim Rüveyda
sokağımdam dilenci geçmez
sokağım garip
evler fukara
yanıp sönüyor direkteki bozuk lamba
bir baba şükrediyor haline Rüveyda
bir ana
ipe diziyor çamaşır diye semt pazarından akşam üstü indirime geçmiş
ucuza satın aldığı umutları
bir çocuk ağlıyor Rüveyda
damı akan yetimliğin
badana kokan rutubetli odasında
bir çocuk ağlıyor sessizce
duyuyorum Rüveyda
görüyorum çocuğun yanaklarını silen abisinin cılız ellerini
ölüyoruz Rüveyda
ölümü hak edecek kadar yaşamadan
yaşatmadan bir kalbin içinde atmayı bekleyen aşkı
güneşe kavuşmayı bekleyen kardelenlerin incecik boyunları
kırılıyor buzdan şehirlerde
eriyoruz Rüveyda
gün be gün
an be an tükeniyor ciğer denilen hanedeki sayılı nefes
hadi
çek perdelerini güne
nasılsa akşam çökecek senin de şehrine.