0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
990
Okunma

Sanki...
Çaresiz
bir palyaçoydum
Her ne söylemişse
onu yerine getiriyordum
Günlerce,
aylarca ve hatta yıllarca
iş için çabalıyordum
Eve gittiğimde ellerim
boş dönmek istemiyordum,
kahroluyordum
Artık
dayanacak gücüm
kalmamıştı biliyordum, kapı
açılınca gözlerine bakıyordum
Sıcak bir tebessüm bulunca
huzur buluyordum,
hiç durmadan çalışsam
bunu kaybetmek istemiyordum
Kadın...
Sessizce çekip gitti
Çünkü sabrı tükenmişti
Her söylediyse
yerine getirilmedi
Şek ve şüphe içinde
her gece beklemekteydi
Kuru ve
katıksız bir ekmek,
yağsız yemek derdi değildi
Güvenmek,
emin olmak, ihanete
uğramamak için direniyordu f
fakat yetmiyordu
Bir ömür geçirmek
ve paylaşmak için
tercih ettiği adam, ondan
samimiyet ve
sadakatini esirgiyordu
Yıllarca sabretti,
sessizlik içinde bekledi,
sinirlenmesin diye
lal olmuş bir halde nöbetteydi,
sızıp gelen artık hak etmiyordu
Hangi...
Umuda baksam
Kalbim ve zihnimi yoklasam
İçinde kaybolduğum yalnızlığı
bir bir yazsam
Sinemde düğümlenen,
hece hece terennüm edilen
arzuları unutsam
Kanadı kırılmış
bir kuşun çaresizliğinde
ve şiddetle yağan yağmurun
titreten vaktinde ibrete kansam
Ölmeden önce
ve ötenin ruhuma, aklıma,
vicdanıma hitap eden
ayetlerinde adam olmayı başarsam
Garip...
Bir belaya çattık
Her ne yaptımsa çare bulamadık
Gündüzümüzü gece,
gecemizi gündüz yaptık
Saatlerce, günlerce bu beladan
kurtulmak için çabaladık
Lakin yinede
unutamadık, zihnimizi
derdest eden
bu sızıdan kurtulamadık
Hayret ediyorum, sabrın
bin bir halini deniyorum,
aklımdan çıkartmak için daha
ne yapacağımı bilemiyorum, tutsaktık
Mustafa Cilasun