3
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
819
Okunma
su uyudu
ateş söndü
gel hadi
hayattan
ne alacağımız kaldı artık
ne de geçmişe bir borcumuz
boynumuz kıldan inceydi
koptuk
ayrılığın o uzak kıyısına her adım attığımda
adını fısıldadım rüzgara
dağa
taşa
yuvasına aş taşıyan karıncaya
dün gibi aklımda
ardına bakıp gidişin
gurura yenik düşüp
dur bile diyemeden
kal diye yalvarışım içimden
biz nasıl sığdık ki
ayrılık diye taşıdığın o siyahi bavula
tıka basa aşk sızarken fermuarın dişlilerinden
ne çok sızladı içimiz
dışımıza belli etmeden
çok sitem ettim
yenilmemek için kendime
her günaha
keçi ilan ettim gidişini
olmadı işte
çünkü sebebi bendim gidişinin
biliyor musun
insan kendini affedemeyince
içinde verdiği o amansız savaşta yenilince
yani vicdanı galip geldiğinde iyiliğe
ve dahi kendini içinden söküp
çekemeyince dışına
yapacak hiçbir şey kalmadığında yani
tüm bunlar yetmezmiş gibi
umudu kördüğümle mühürleyip
göndermişsen gurbete
bir sevginin
iki dudağı arasında dua diye..sevgiliyle
ölüyorsun
yaşamak
vebal
yaşamak
zamanın boynuna vurduğu zincir
yaşamak... ölmeden evvel yürüdüğün sırat köprüsüdür dünya aleminde
dedim ya
gel
su uyumuş
ateş sönmüşken
adımı taşıyan rüzgara ver kendini
gök
yere inmeden
yıldızlar dağılıp
kopmadan kıyamet
sırrımızı alıp
geçelim sıratın üstünden..