gözlerinden aldığım cesaret
ve sözlerinin izniyle
aşk semana uçmaya hazırlıyorum kendimi

uzun bir yolculuk öncesi
bakışlarımız arasında uzanan o uzun pistten kalkıştan önce
son hazırlıklarımı yapıyorum

kokpitte biir sürü seni sevecek düğmem var

ellerim..tamam
gözlerim..sana odaklı
sözlerim..bütün cümlelerin öznesi sen yüklü
kalbim.. odacıkların tamamı full seninle dolu
geçmişi de zaman ayar düğmesinden sıfırladıktan sonra
bu uçuşa kule hizmeti verecek olan kalbine sesleniyorum
hazırım...
kulaklığım ’aşk senden yana esiyor’ deyince
asılıyorum levyeye

son tekerler pistten ayrılınca ufaktan bir sarsıntı
sonra ver elini aşk yüzü

aşk yüzün yeşilden bir mavi böyle
ucu bucağı yok
ilkin beş bin fite çıkıyorum
radarla göğünü taradığımda benden başka kimsenin olmadığını anlıyorum
sadece düş kurduğun masum bulutlar ve
seni getiren leylekler

biraz daha yükseldiğimde
radarda tanımlanamayan cisimlerin uyarısını alıyorum
bozuk çamaşır makinesi muamelesi yapıyorum
ellerimle ekrana vur vur.. yokkk aynı
hızımı artırıp cisme yaklaştığımda
benden evvel aynı pistten kalkan başka bir uçak olduğunu görüyorum
çaktırmadan takip ediyorum uzaktan

daha ileride başka bir uçak fark ediyorum
kanadından vurulmuş
bir diğeri kuyruğundan
başka biri sırtından
derken
aşk savaşında ilk kez kullanılan kalbe güdümlü füzeler icat etmişsin
yani kaçış yok
gök senin
kubbe senin
üstelik kendimden binlerce mil açıkta
açık hedefim
böyle dımdızlak yerden havaya bütün füzelerinin menzilinde

bazı uçakların stratejik hedef bildikleri kalbin uğruna
it dalaşına girdiğini saymıyorum bile
işin ilginç yanı onlara ne füze atıyorsun ne başka bir şey
kendi hallerine bırakıp keyifle seyrediyor olmalısın

anlıyorum ki çare yok
neremden vuracağını kestiremediğim füzelerinle gebermek
ya da itlerle dalaşmaktansa
kamikaze olayım diyorum

böyle kalbinin tam ortasına dalıp

bummm...