6
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1038
Okunma
gözlerim
çivilendi demin
şimdiki zamanın alelade bir objesine
geri kalan ne varsa girdabında kayboldu..geçmişe daldığım yolculukta
mevsim yaz
vakit gece yarısı
pencereye bitişik yatağıma uzanıp
patiska perdeyi ayaklarımla ittirdikten sonra
aralanan boşluktan dalıyorum göğe
guguk kuşları
çekirge sesleri
pencere köşesine kurduğu ağa takılan sineğe hızla ip ören örümcek
tuzağa yakalanan fare çırpınışı
tahtaların arasında ıslık çalan rüzgar
gürüldeyen gök
sağanak
karanlığın karnını yarıyor şimşek
bir şimşek daha..daha parlak
ayağımla ittirdiğim perdeyi..ellerimle kapıyorum
halamın anlattığı topal hayalet olmalı kapıyı gıcırdatan
dizlerimi kırıyorum hemen
taa karnıma kadar
çünkü karabasan denilen şey önce ayaklardan başlıyormuş
oradan göğsüne kadar çıkıp.... neyse
karanlığın içindeki görünmez canavarların verdiği savaş bitip
suyun yıkadığı ışıkla aydınlanınca gökyüzü
korkularım ve ben
yenik düşüyoruz uykuya
sonra
gözlerimin çivilendiği yerden
tersine bir girdapla
dönüyorum şimdiye..