2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
675
Okunma
yağmurun parçacıklarına asla katre diyemedim
gerçeğin ötesine taşmadı lisanım
hep, geçmişimde olmayanlara kayda değer hislerle bağlandım
geleceğin ivmesi kısaydı bu geniş deltada
babil’de bi kule idim ben
efes’te harabe
böylelikle tüm kurallı cümlelerden teker teker çıkarıldım
sayı basamaklarından tırmanarak sonsuza
arıtılmış karanlıklara kanat açmanın erdemini, kirletilmiş hüzmelerde damıtmak vardı
ışığı ayrıştırarak kristallerine delirmelerin
sanrılarla gerçeklerin tuhaf tutkusunu tetikleyen üst kurmacayı
duygulardan yoksun, ellerimle ateşe ve yağmura tuttum
gölgeleri yer değiştirdi bu karmaşada dokunduğum her şeyin
beyni çıkarılmış canlının belleğinde tozuşan izlerine basarak
anıları, hatırdan kahve kokulu çöplüklere bırakan vardiya
eğreti tarihle bir olup alt edilen şimdiyi
tekrarlardan ibaret çelmelere bulayan yol
gözbebeklerine değen rüzgarla arınır yer çemberi
kitapları şarapla yaktığım oldu
sözcüklerin yavaşça buharlaşmasına tanıklık etmek ve cehenneme salmak öyküyü
hafızam diri diri yandı
uzayan her cümleyi başka bir ifadeyle kesiyorum şimdi
yarım kalıyor rastladığım her anlam
durgun sulara taş atıyorum, sessizliğe çığlık
ne zaman zıtlaşmış bilmiyorum kendimle olan uzlaşı
bana bir yüklem ver
bir zaman tümleci
ve uyuyabileceğim bir mekan
yağmuru içince yanlışlıkla yaşarken, bozulur mu susuzun niyeti?
5.0
100% (7)