1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
723
Okunma

Halk...
Çok perişandı
Tahakküm altında yaşıyorlardı
Kral keyfine göre davranan bir sultandı
Ekonomi ve askeri bakımdan
Amerika’ya bağlıydı
Fakat halk açlık, yokluk,
kuyruk ve esaret içinde bırakılıyordu
Din adına halka yön veren mollalar vardı
Bir kısmı düzen
ve kral yanında belamlık yapanlardı
Bir kısmı da yasakları ihlal ettikleri için
çok zor şartlar altında çalışıyorlardı
Alim, ulema sıfatları olan
ve bu liyakate hak kazananlar Fransa
ceza evinde haksız yere yatıyorlardı
Artık sabır ve tahammül kalmamıştı
Halkın ayaklanması
ve haksızlığa karşı çıkmazı şarttı
Fransız ceza evinden pusula ve mektuplarla
halkın önde gelen fedakarlara anlatılıyordu
Halkın manevi değerleri kral tarafından ne kadar
Tahrip edilerek, batı kültürü ve ahlaksızlığı yayılmıştı
Bir müddet sonra yavaş yavaş halk meydanlara çıktı
Kefenlerini giyerek çatılara çıkıp krala karşı tavır almıştı
Halkın iktidarı gerçekleşmişti, kral ve ailesi kaçmıştı
Amerika ve müttefikleri
harekat yaptı lakin kasırga onları kaçırdı
Amerika büyük elçiliği ve çalışanları esir alınmıştı
Büyük Amerika her ne yaptıysa,
hangi oyuna girdiyse başa çıkamadı
Ne talihsizliktir ki din adına iktidara gelen mollalar vardı
Kılık, kıyafet ve sair konularda bağnazlık yapıyorlardı
Halkına güvenen ve düşünce hürriyetini önemseyen arandı
En son peygamber olan efendimizin sabrı,
şefkati, teenni içindeki tavrı dikkate alınmadı
Oysa ki Efendimizin risaletinden çok sonra
içki ve tesettür ayetleri, hükümleri, inzal olarak, hakla açıklanmıştı
Hülasa akideden çok mezhebi asabiyet ve tutuculuk yanıltmıştı
Adam...
Bir iş kazasında
Sakatlanmış
ve yatağa bağımlı kalmıştı
Sosyal güvencesi olmadığından
Zor şartlarda çaresizlik içinde yaşıyorlardı
Eşi ve üç yaşında bir kız çocuğu vardı
Adam kızıyla konuşurken zorlanıyordu
Eşi deva ve şifa adına her an aranıyordu
Kadın ne zaman evinden çıksa
Kızını da yanına alıyor ve araştırıyordu
Her gün eve geldikçe eşinin yüzüne bakamıyordu
Boğazında düğümlenen sorular ruhunu daraltıyordu
Fedakar eşi bin hüzün içinde ümitle aranıyordu
Kadın nihayet bir tavsiye üzerine yola koyuldu
Ve sevinçle evinin yolunu tuttu, kocasına anlatıyordu
Fakat kocası garip bir şüphe ve endişeyle karısına bakıyordu
Kadın ne oldu neden böyle bakıyorsun dedi ve yine sordu
Adam öyle bir umutsuzluğa düşmüştü ki, bu sevinci anlayamadı
Ve içini kemiren, zihnini esir eden zanna itibar ediyordu
Zavallı kadın bana çok haksızlık ediyorsun diye ağlayarak yanından ayrıldı
Mustafa Cilasun