1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
567
Okunma
Zaman döndü dolaştı sıra bize de geldi
Babamızın öldüğü yaşa ne kaldı sanki
Gönül deli doluydu lafa söze de geldi
Boynuz kulağı geçti başa ne kaldı sanki
Nefis hep çok isterdi kabul etmezdi azı
Aklımız havadaydı olur sandık olmazı
Böylelikle geçirdik elli beşinci yazı
Hayatın sonbaharı, kışa ne kaldı sanki
Gençlikte saymıyorduk gece ile gündüzü
Hayatı zorlaştırıp, yokuş ettik her düzü
Ne bir ayet okuduk ne de bir Elif, Cüzü
Hayallerle yaşadık düşe ne kaldı sanki
Efendiler demek ki olmuyormuş parayla
Ya birkaç yıl sürer ya birkaç gün arayla
Dünyaya geliş gibi gidişi de sırayla
Başucuna konacak taşa ne kaldı sanki
Dünya zevkine daldık konu hayli derindi
Buralar çok sıcaktı! Şuralar çok serindi
Kılavuza gerek yok artık menzil göründü
Edirne’den başladık Muş’a ne kaldı sanki
Ağlayarak gelenler gülerek mi gidiyor
Herkes öyle kolayca ölerek mi gidiyor
Yoksa! Gittiği yeri bilerek mi gidiyor
Belki saat üç dörtte beşe ne kaldı sanki
5.0
100% (3)