0
Yorum
2
Beğeni
4,3
Puan
466
Okunma

Siz...
Servetin
Gücüne inanmıştınız
Her gece keyfiyet için arandınız
Sabahlara kadar eğlenmek adına şartlanmıştınız
Evde her geçen gün yalnızlığa terk edilen çocuğu anlamamıştınız
Onu dadının, kahyanın yardımlarıyla yaşaması, gelişmesi adına hicrana bırakmıştınız
O her gece yalnızlığın sokaklarında sabaha kadar geziyor, ağlıyor, anlatıyor fakat siz kendi tutkularınıza adanmıştınız
O sabah kahyanın ve dadının çığlığıyla telaşa kapılarak dışarı çıkmıştınız, çocuğun cansız bedenini o meşhur havuzun sessizliğinde gözyaşlarınızla kucaklamıştınız
Seni...
Harcamışlardı
Cahiliyet örfüne sahip çıkmışlardı
Candan can, kandan kan olmana rağmen kıymışlardı
Annene hiç söz hakkı tanımamışlardı, onu bir kenara atmışlardı
Hiç tanımadığın bir adamla nikahını kıymışlardı, mihir adına altın almışlardı
Sen ne yapsan, gözlerinden kan akıtsan, feryadını hiç durmadan dağlara haykırsan hal kalmamıştı
Bir nikah bağı ile esarete, köleliğine adım atılmıştı, senin aklın, iraden, vicdanın, insan olma hakkın tanınmamıştı
En yakınların bunu nasıl yapmıştı, yaratanın tanıdığı hakka dahi gönüllerini, zihinlerini kapatmıştı, şirk dolu akide ve örf hakikati kapatmıştı
Sen...
Gitmiştin
Her nedense
Sualin hışım gibi kuşattığı saatlerde
Her yer darmadağınık, kapı, pencere açık biçare vakitlerde
Kimseler yok, nereden geldiği belli olmayan bir hançerin acısı ne soğuk düşündüğüm eşiklerde
Ne olmuştu, hangi lahzanın şahitliği anlaşılmaya kapılarını kapatmıştı, beni yalnız ve çaresiz bırakmıştı dram sahnelerinde
Mustafa Cilasun
5.0
67% (2)
3.0
33% (1)